Magazin, Magazin Haberleri, Magazinevin.com

Site Rengi

25 bin kişi hayata tutunmak için organ bekliyor

18.02.2021
216
25 bin kişi hayata tutunmak için organ bekliyor

Haberlerde, sosyal medyada veya ayrı kanallarda hemen her gün yaşamaya devam etmek için yeni bir organa gereklilik duyan insan hikayelerini görüyoruz. Bu hikayelerin kahramanlarının sadece bazıları mutlu sona ulaşırken, büyük bir bölümü çaresizlikle bekliyor. Organ bağışı ardından kurtulan hayatların hikayeleri hepimizin gözlerini doldursa da, tatmin edici organ bağışının olmaması da madalyonun öteki yüzünü oluşturuyor. Bugün ülkemizde yaklaşık 25 bin kişinin kronik hastalıklar, travmatik kazalar ya da bambaşka nedenlerden ötürü gelişen son dönem organ yetmezliği ile boğuştuğunu söyleyen Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Berber, bu şahısların yaşama tutunabilmelerinin tek yolunun ise yerinde organ bulabilmeleri olduğunu belirtiyor. Ancak durum böyleyken umma listesindeki hasta sayısı ile organlarını bağışlayanlarının sayısı arasındaki uçurum gün geçtikçe artıyor. Konunun önemini topluma anlatmaya yönelik çalışmalara rağmen, çözüme ulaşmada halen tatmin edici değiliz. Çünkü Türkiye’de 2016 yılında beyin ölümü gerçekleşen 1998 kişiden ancak 563′ ünün ailesinin organ bağışını kabul ettiği biliniyor. bununla beraber ne yazık ama her sene yaklaşık 2000 hasta ihtiyacı olan organı bulamadığı için hayatını kaybediyor.

Yeterince bağış yapılmıyor

Ülkemizde böbrek, yürek, akciğer, karaciğer ve pankreas gibi organlar; yürek kapağı, gözün kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokular başarıyla nakledilebiliyor. Nakil için zorunlu organlar, ya beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların organlarının bağışlanması sonucu kadavra vericiden ya da organ nakli gereken hastaların yakınları ya da gönüllü şahısların bağışlarıyla elde ediliyor. Ancak sayılara bakıldığında geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen 4922 organ naklinin, 3644 tanesine canlı vericiden, 1278 tanesinin kadavra vericiden yapıldığı görülüyor. Burada işaret olan ise, son 5 takvim sonuçlar karşılaştırıldığında bu rakamlarda manalı bir başkalaşım olmadığı. Afiyet Bakanlığı’nın verilerine tarafından, son 5 yılda; beyin ölümü gerçekleşen 8601 hastadan yalnızca 2045’ünden organ bağışı alınarak nakil gerçekleştirildi. Gerideki organ bağışı bekleyen yaklaşık 6000 birey ise organ bağışı beklerken hayatını kaybetti. Yani yapılan tüm bilinçlendirme çalışmalarına rağmen 2017 yılı içinde beyin ölümü gerçekleşen 1608 vakanın yalnızca 444’ünün organları bağışlanmış.

Beyin ölümünde hayata dönme şansı değil

Beyin ölümü ve bitkisel hayat arasındaki farkın bilinmemesinin organ bağışını kısıtlayan en önemli engel olduğu düşünülüyor. Beyin ölümü ile bitkisel hayat kavramlarının birbirinden farklı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ülkem Çakır sözlerine şöyle devam ediyor: “En önemli ayrım, nebati hayattaki hastaların solunumlarının devam etmesidir. Bu hastalar aylarca veya yıllardan beri yaşamaya devam edebiliyor ve bazı durumlarda iyileşerek normale dönebiliyor. Beyin ölümünü, fazla basit bir benzetme ile vazodaki çiçeğe, nebati hayatı ise saksıdaki çiçeğe benzetebiliriz. Vazodaki çiçek istesek de istemesek de birkaç gün daha sonra solacak ve kuruyacaktır. Beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dönmesi mümkün değildir. Beyin ölümünün gerçekleşmesinden daha sonra bu kişiler kadavra verici olarak adlandırılır.” Bu donörlerde, organlar fonksiyonlarını kaybetmeden en kısa zaman içerisinde organların alınarak bekleyen hastalara nakledilmesi siklet taşıyor.

Böbrek yetmezliğine tabi nakiller ilk sırada

2016 yılında ülkemizde kadavra ve canlı vericiden olmak üzere toplam 4922 organ nakli yapıldığını belirten Prof. Dr. İbrahim Berber, ama umma listesindeki yaklaşık 2000 kişinin ise organ bulunamaması sebebiyle yaşamlarını kaybettiğini vurguluyor. Yüzde 90’ını canlı vericilerin oluşturduğu organ nakillerinde ilk sırayı ise, 3423 sayısına ulaşan böbrek nakli alıyor. Böbrek nakline götüren kronik böbrek hastalığı için en yüksek risk grupları diyabet, hipertansiyon, yürek-damar hastalığı ve ailesinde böbrek hastalığı olanlar ile yaşlılar oluşturuyor. Öteki tehlike faktörleri aralarında obezite, sigara, böbrek taşı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, sık analjezik kullanımı ve tahvil dokusu hastalıkları sayılıyor. Bu hastalıkların toplumdaki yaygınlıkları düşünecek olursa konunun önemi daha da net ortaya çıkıyor. bununla birlikte kalp, karaciğer gibi öteki organ yetmezliklerinde hastaların yaşamları aracısız olarak yaşamsal riski getiriyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.