40 yaşından sonra bu 10 testi mutlaka yaptırın
Uzun ve sağlıklı yaşamak herkesin gerçek dışı. Bu gerçek dışı gerçeğe dönüştürmek için bilinçli yaşamak koşul! Beslenmeden egzersize değin sağlık odaklı olarak hayatı düzenlemenin yanı sıra sağlık kontrolleri de dikkatsizlik edilmemeli; bilhassa sağlık risklerinin arttığı orta yaş döneminde… Acıbadem Kadıköy Hastanesi Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Sevimli Parkan, hem erkekler ayrıca de kadınlar için 40 yaşın manâlı bir dönem olduğunu ve bu dönemde yapılacak bazı sıhhat testleriyle, bazı hastalıkların erken teşhisinin ya da önlenmesinin muhtemel olacağını söylüyor.
İstatistikler ülkemizde beklenen yaşam süresinin sıradan 78 sene olduğunu gösteriyor. Her ne değin bayan ve erkek aralarında 5.4 yıllık bir çeşitlilik olsa da görünen o oysa dünyada geçireceğimiz süre uzuyor. 30 yaş, şairin dediği gibi “bundan böyle yolun yarısı” da etmiyor… Buraya kadar tablo son derece güzel… Ama bir de madalyonun öteki tarafı var: Dünyada en sık görülen hastalıklardaki risk faktörlerinde “yaş” birincil sıralarda yer alıyor. Bu demek oluyor oysa yaş aldıkça hastalıklar açısından riskimiz de artıyor. Özellikle 40 yaş ve ardından…
Günümüzde yürek hastalıklarından, meme kanserine, diyabetten kalın bağırsak kanserine kadar birçok hastalığı erken tanı ve tedaviyle teftiş altına elde etmek mümkün olabiliyor. Fakat bunun için özellikle 40 yaşından sonra uyumlu sağlık kontrollerine dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekici eden Dr. Parkan, ayrıca önlem almaya ayrıca de erken tanıya yardımcı 40 yaş üstü yaptırılması gereken 10 testi sıraladı…
1 – Özlem kan şekeri takibi
Dünyada global bir salgın olarak ilerleyen diyabet, bilhassa 45-65 yaş aralarında 3 kat, 65 yaş üzerinde ise 4 kat çoğalma gösteriyor. bu nedenle hiçbir şikayet ve hekimi şüphelendirecek belirtiler olmasa da, erişkin dönemde düzenli aralıklarla arzu kan şekerinin kontrol edilmesi diyabetin erken tanısı için çok büyük önem taşıyor. Dr. Parkan, artı kilo veya ailede şeker hastalığı geçmişinin varlığı gibi risk faktörleri bulunmayan herkesin 45 yaşından daha sonra her üç yılda bir şeker hastalığı açısından değerlendirilmek üzere hekime başvurması gerektiğine göze çarpan ediyor. Eğer tehlike faktörü varsa bu taramanın daha erken yaşlarda başlaması ve sıklığının da artırılması gerekiyor.
Erken teşhis alan Müşteri 2 diyabet hastalarında, doğru gıda ve alıştırma gibi yaşam biçimi değişiklikleriyle, ilaç uygulamak zorunda kalınmadan hastalık kontrol edilebiliyor. Dr. Parkan, “İlaç kullanması gereken hastalarda da kalp krizi, böbrek yetmezliği, görme bozuklukları, nörolojik komplikasyonlar gibi mümkün problemler hayatı korkutma edecek boyuta ulaşmadan önlenebiliyor” diyor.
2 – Kan Basıncı kontrolü
Tek Başına önemli bir sorun olmakla birlikte, diyabet, yürek gibi çoğu kronik hastalık açısından da tehlike oluşturabilen hipertansiyonun erken tanısı için yalnızca ahenkli tansiyon kontrolleri tatmin edici olabiliyor. Ülkemiz de her üç kişiden birinin sorunu olan hipertansiyon riski yaşla birlikte önemli yükselme gösteriyor. 45-55 yaş arası erkeklerde 1.5, kadınlarda ise 2 kat tehlike artışından laf ediliyor. Metabolik sendrom, abdominal obezite, diyabet, aile öyküsü, sigara kullanımı gibi bazı tehlike faktörlerinin hipertansiyon riskini artırdığı biliniyor. Risk grubunda yer alan kişilerde 40 yaşından sonradan yılda bir kere tansiyon ölçüm taraması yapılması gerekiyor. 40 yaş altında son tansiyonu normal (130/85 mmHg altı) ölçülmüş ilave riski olmayan popülasyonda ise 3-5 yılda bir tekrarlanması öneriliyor. Erken teşhis konulan hastalarda yaşam biçimi değişikliğiyle ilaca gerek kalmadan hipertansiyon denetim aşağı tutulabiliyor. İlaç kullanması gereken hastalarda ise tedaviye erken başlanarak inme, beyin kanaması ve kalp yetmezliği gibi yüksek tansiyona emrindeki bazı komplikasyonların oluşması da önlenebiliyor.
3 – Kolesterol ölçümü
Şeker Hastalığı ve yüksek tansiyondan bambaşka olarak kolesterol yaşla birlikte fazla farklılaşmıyor. Herkesin genetik yapısıyla belirlenen genel bir kolesterol düzeyi bulunuyor ve yaşam biçimi değişiklikleri bu düzeyi etkiliyor. Kolesterol düzeyi bilhassa yürek damar hastalıkları açısından çok büyük siklet taşıyor. böylece, yürek damar hastalığı riskini azaltmak, dolayısıyla tehlikeli kişilerde hayat süresini uzatmak ve beklenmedik ani genç ölümlerin önlemek için kolesterol düzeyinin emin bir seviyede olması gerekiyor. Dr. Sevimli Parkan 40 yaş ardından ise, yürek damar hastalığı riski çok yükseldiğinden doktor kadar belirlenecek kolesterol takip ve çare programına uyumun önemine muhabere ediyor.
4 – Kalp hastalıkları taraması
Kalp damar hastalıklarını riski 40 yaşından daha sonra 10 kat artıyor. Dolayısıyla, hastalıklar oluşmadan önleyebilmek yük taşıyor. bu nedenle, kalp hastalıklarına tabi risklerin hesaplanarak çok daha erken yaşlarda harekete devretmek gerekiyor. 40 yaşından sonra kadın ve erkeklerin yürek hastalıkları açısından ayrıntılı kontrolden geçmesi de erken teşhis açısından son derece ağırlık taşıyor.
Yüksek kolesterol, diyabet ve hipertansiyon hastası olanlar, ailesinde yürek damar hastalığı öyküsü bulunanlar ve sigara kullanan kişiler yürek hastalıkları açısından riskli grupta yer alıyor. Dr. Parkan, bu tehlike faktörlerine sahip olan şahısların erken tedbir edinmek üzere 20 yaşından itibaren her üç yılda bir ahenkli kontrollerini yaptırması gerektiğine uyarı çekiyor. Zamanla kişinin ihtiyaçlarına kadar yapılması gereken ek testler doktor kadar belirleniyor. 40 yaşından sonradan ise mümkün rahatsızlık şüphesi durumunda, eforlu KALP GRAFIĞI, koroner BT, talyum sintigrafisi ve koroner anjiyografi gibi teşhis yöntemlerinden yararlanılıyor.
5 – Kolonoskopi ve gaitada dar kan
Kalın bağırsak kanseri riski 40 yaşından sonradan 3 kat, 50 yaşından sonradan 10 kat artıyor. Erken evrede yakalandığında büyük ölçüde çare etmek muhtemel olduğu için teşhis ve tarama yöntemlerinden vaktinde adet edinmek yaşam kurtayor. bu nedenle 40 yaşından itibaren yılda bir kere gaitada bakımlı kan ve 50 yaşından itibaren de hastanın bulgularına tarafından değişecek sıklıklarda kolonoskopi ile peşine düşüp takip edilmesi gerekiyor. Kanserin öncü lezyonlarından olan bağırsak poliplerinin erken saptanması halinde riski ortadan uyandırmak olası olabiliyor.
6 – Akciğer kanserinin erken tanısında akciğer filmi
Akciğer hastalıklarında, bilhassa de akciğer kanserinin ortaya çıkmasında uzun süre sigara kullanımının riski çok önemli oranda artırdığı biliniyor. Tatbik miktarı ve zaman uzadıkça risk de yükseliyor. Dr. Parkan, özellikle sigara içen kişilerin 40 yaş sonrası her yıl düzenli kontrollerini yaptırarak akciğer filmi çektirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Akciğer kanseri, erken evrede herhangi bir belirti vermediği için düzenli kontroller hastalığın erken teşhis ve çare başarısında son derece değerinde taşıyor. 30 yıl paket ve üzeri uygulama varsa Düşük Doz Toraks Tomografisi ile tarama öneriliyor.
7 – Meme kanseri için mamografi
Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinde yaşlanma en önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Meme kanseri riski 40 yaşından sonra 1,5 kat, 50 yaşından sonra ise 2,5 kat çoğalma gösteriyor. Dr. Parkan, özellikle son yıllarda bu konuda yaşanan gelişmeler ve erken tanı imkanlarının artması ile birlikte çare başarısının da yükseldiğini hatırlatıyor. “böylece bütün kadınların 40 yaşından itibaren her 1 yılda bir mamografi çektirmesi gerekiyor” diyor. Ailesinde meme kanseri olan kişiler ise, kanser yaşayan aile bireyinin tanı yaşından 10 yıl öncesinde taramalara başlaması gerekiyor.
8 – Rahim ağzı kanseri ve pap smear testi
Jinekolojik kanserler açısından ikinci sırada yer alan rahim ağzı kanseri riski bilhassa 40-50 yaşları arasında 20’li yaşlara kadar 10 kat artıyor. böylece 40 yaş üstü kadınların her sene mutlaka jinekolojik değer biçme ve pap smear testi yaptırmaları gerekiyor. Bu sayede rahim ağzı kanserinin fazla erken aşamada yakalanabildiğini söyleyen Dr. Parkan, “Rahim ağzından sürüntü alınarak yapılan test, cinsel yaşamın başlamasından itibaren her yıl tekrarlanıyor. Eğer beş sene baştan başa üç olumsuz değerinde elde edilirse, üç yılda bir almak üzere tekrar edilmesi gerekiyor” diyor.
9 – Osteoporoz için kemik yoğunluğu ölçümü
Yaşla birlikte görülme riski artan hastalıklardan biri de osteoporoz. Kemik dokusunun zamanla bozulması ve kemiklerin zayıflaması sonucu ortaya meydana çıkan osteoporozun en büyük tehlikesi neden olduğu kırıklar. Kemiklerdeki mineral kaybı ne kadar fazla ise kırık riski o denli artıyor. Kadınların kemik kütlesindeki kayıp menopozla birlikte sürat kazandığı için osteoporoz riski de artıyor. bu nedenle tarama amaçlı olarak, kadınlarda menopozun arkasından, hem kadınlarda hem de erkeklerde 65 yaşından sonra kemik yoğunluğu ölçümünün yapılması gerekiyor. Hastalık saptanması durumunda ise yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisiyle gerekli önlemler alınabiliyor. Dr. Parkan osteoporoz için en iyi ilacın çalışma olduğunu belirtiyor.
10 – Prostat muayenesi
Erkeklerde en sık görülen kanserlerin başında yer alan prostat kanserinde yaşlanma en kayda değer risk faktörünü oluşturuyor. Belirtiler ortaya çıkmadan yakalayabilmek için, her erkeğin 50 yaşından itibaren prostat muayenesi olması ağırlık taşıyor. Risk faktörlerine ve erkeğin durumuna göre hekimin önereceği yerinde tarama programına devam edilmesi gerekiyor.
Henüz yorum yapılmamış.