Moda terimleri sözlüğü
Her işin olduğu gibi modanın da kendine has bir dili var. Moda laf konusu olunca, yabancı dilde kelimelerle karşılaşmamızsa kaçınılmaz. Alışverişte, dergide ya da bloglarda görüp “acaba ne çağırmak istiyor?” dediği kelimeleri derledik ve bir moda sözlüğü yarattık.
Androgyn: (Androjen) İlk defa 80’lerde Annie Lennox ve David Bowie gibi isimlerin öncülük ettiği bu trendin gerisinde tasarımcılar maskülen ve feminen detayları koleksiyonlarında bir araya getirmeye başladılar. Androjen tarz, erkek ve bayan modasından aynı kesimlerin, kumaşların ve detayların kullanımıyla oluşuyor.
Animal Print: Moda safarisine çıkmaya hazır mısınız? Leopar desen ya da kaplan desenli üstler, aksesuarlar, çantalar.
Baguette Bag: En kayda değer şeylerin sığabileceği uzun, minik, bakımlı çanta. Askısı da omuza asılabilecek değin uzun. Böylelikle çanta kolun altına sıkıştırılabiliyor. Tıpkı bir Fransızın bagetini kolunun altında taşıdığı gibi.
Bourgeoise Bohemian: Hippi ve Yuppi karışımı. İdealist düşünen ama materyalist yaşamış ırk topluluğu. Örneğin; çevre bilinci olmaksızın sadece doğal ürünlerin satıldığı marketlerden alışveriş yaparlar, üçüncü dünya ülkelerinde üretilmiş jean’ler giyerler. Onlarınki jurnal bir protestodan öte gitmez. Moda dünyasında ise “bourgeoise bohemian”ler imkansız kıyafetleri kendi stilleri doğrultusunda birbirleriyle kombinlerler. Kate Moss ve Sienna Miller gibi ‘it-girl’ler bu akımı temsilci iki isim olarak öne çıkıyor.
Cool Chic: Zariflik ve feminenliğin karışımı bu tarzı oluşturuyor. Bele oturan ceket, karoser hatlarını ortaya çıkaran kalem etek kombinasyonu beyaz bluz ve yüksek topuklu ayakkabılarla tamamlanıyor. Kaşmir, ipekli, flanel gibi materyaller tarzı lüks bir görüntüye kavuşturuyor. Stile uygun aksesuarlar ise inci ya da sade altın takılar.
Dandy-Look: Maskülen ve feminenin birlikte oynadıkları bir oyun bu. Erkek pantolonları, ceketler, minik yelekler, büyük erkek gömlekleri, şapkalar ve erkek ayakkabıları gibi teferruat erkek gardırobundan ödünç alınan parçalar arasında. Bırakın, kendi içinde uyumlu parçalar birbirleriyle oyun oynasın. Örneğin, şık bir bluzun içine giyilen dantel bir iç çamaşırı, pantolonun altına giyilen yüksek topuklar ya da ceketle kombinlenen kalem etekler.
Empire-Tarz: Bel oyuntusu yerine göğsün aşağıda sonlanan robası ve vurgulanan dekoltesiyle Fransız İhtilali sonrası dönemin elbise modeli. “Empire”, Napolyon’un imparatorluk dönemi anlamına geliyor. Empire tarzındaki elbiseler, romantik ve feminen görünümleriyle kış sezonunun da gözde parçaları aralarında yer alıyor.
Full Skirt: Kloş eteğin İngilizcesi. Bele oturan, aşağıya doğru genişleyen diz boyunda etek. Başlıca pilili tercih edildiğinde çan etek formuna dönüşüyor. 50’li yıllarda bu feminen etek özellikle tarlatanın üzerine giyiliyordu.
It-Jeans: It-Jeans, Gwyneth Paltrow, Sienna Miller ve Kate Moss gibi yıldızların giydiği jean pantolonlara bahşedilen ad. It-Jeans, bununla birlikte bir Amerikan rahatlığı sunarken, her kıyafete “cool” bir görkem katıyor.
Jabot: Bluz ve elbiselerin dantel ya da volanla süslendiği şık bez. İlk kez 17. yüzyılda Fransız erkek giyiminden esinlenilen bu tarz günümüzde en çok Louis Vuitton markası göre bizlere sunuluyor.
Lady Chic: Seksapel, olağan kesimler ve yüksek kalitede materyallerle buluşuyor; kaşmir twinset’ler, ton sür ton ya da leopar desenli kalem etekler ve bluzlar, onlara uygun ayakkabı ve çanta. Bütün bunlara ilave olarak bu tarz inci ve altın takılarla ve çağdaş taranmış saçlarla Catherine Deneuve havasında lüks bir bayan portresi çiziyor.
Manolo Blahnik: Nefes kesen feminen yüksek topukları ve yarattığı bir eşi daha bulunmayan stiletto topuklarıyla 1971’den bu yana mükemmel kalitede el işi ayakkabılar üretiyor. Blahnik’e göre onun tasarladığı ayakkabılar “defalarca daha harika gözükmek isteyen” kadınlara hitap ediyor. Manololar ise varlıklı, moda bilinci olan kadınlar için vazgeçilmez bir “it” parçası. “Sex and the City” dizisinin de Manolo’ların daha pozitif bayan tarafından tanınmasında kayda değer bir yeri olduğunu hatırlatmakta menfaat var.
Op-Art-desen: Op-Art, ‘Optical Art’ın kısaltılmış hali. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bambaşka bir yön çizen bir sanat dalının adı. Belirgin geometrik desen, üç boyutlu olabilme veya hareket ettiğinde gözü yanıltma etkisiyle öne çıkıyor.
Pencil Skirt: Gizli silüetli, dize dürüst gitgide artarak daralan diz boyunda etek. Hareket serbestisini sözde yarıya azaltmasına karşın, kalem etek gövde hatlarını vurguluyor, çocuksu figürlere ise feminen yuvarlaklıklar sağlıyor. Kuşkusuz çok şık bir bakış sergiliyor ve mutlaka altına yüksek topuklu pabuç giymek gerekiyor.
Redingota: Bel kısmı dikişsiz, vücuda oturan, eteklere doğru genişleyerek çan etek formuna bürünen manto.
Seamless: “Dikişsiz” kelimesinin ingilizce versiyonu. Bilhassa dikiş izi olmayan iç çamaşırlarında şu sıralar epeyce favori. Dikişsiz sutyenler de kadınlar kadar seçim ediliyor. Dikiş izi olmaması giyilen pantolonun ya da eteğin altındaki tatsız görüntüleri önlüyor.
Trenchcoat: Beli kalın deri kemerle ya da kendi kuşağıyla sıkıca bağlanan genelde doğal tonlardaki modellerinin seçim edildiği her mevsim giyilen pardösü. Öteki ayrıntı aralarında kapüşon, eğik yan cepler, fermuar ve geniş kolları sayabiliriz. Burberry modelleri ise artık klasikleşmiş durumda.
Used-Look: “Kullanılmış görünüş”ün İngilizce versiyonu. Bu tanımlamayla yeni satın dargın ama uzun zamandır kullanılmış ve eskimiş görüntüsü veren giyim parçaları kastediliyor.
Vintage: Geçmiş döneme ait tek ve özel parça ya da koleksiyonlara bahşedilen ad. Christian Dior’un 40’lardaki New Look’u, Pucci’nin 60’lardaki baskıları, YSL’nin 80’lerdeki takımları gibi…
Volant: Bambaşka genişlikte yuvarlak indirimli kollara, etek uçlarına veya koltukaltlarına eklenen kumaş parçaları. Bu kesim doğru volan çan formu kazanıyor. Daha çok feminen ve romantik stillerde seçim ediliyor.
Wedge: İngilizce; dolgu topuk. Tahta, mantar veya hasır versiyonları özellikle 50’lerin ve 70’lerin modasına, hippi ve folkrorik tarzlara uygun.
Henüz yorum yapılmamış.