Magazin, Magazin Haberleri, Magazinevin.com

Site Rengi

Alzheimer için sosyal ilişkiler önemli

18.02.2021
215
Alzheimer için sosyal ilişkiler önemli

Çağımızın en korkulan hastalıkları aralarında ilk sıralarda yer alan Alzheimer’da erken teşhisin önemi büyük. Ailesinde Alzheimer görülen 50 yaş üstü kişilerin yılda bir kere beyin check-up’ı yaptırması gerektiğini gösteren uzmanlar, sosyal ilişkilerin önemine uyarı çekiyor.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Durumu Bilimleri Fakültesi Nörobilim Anabilim Dalı Başkanı ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Oğuz Tanrıdağ, Alzheimer’da erken teşhisin önemine vurgu yaptı.

Ailede çıktıysa risk 2-3 kat artıyor

Alzheimer’da kalıtımsal bağlantının en kayda değer tehlike faktörlerinin başında geldiğini ifade eden Prof.Dr. Tanrıdağ, “Ailesinde Alzheimer olan kişiler için risk 2-3 misli artıyor. Ailedeki bir kişiye Alzheimer tanısı konulduğu andan itibaren özellikle birinci derecedeki, 50 yaş üzerindeki yakınları gözlenebilir hiçbir belirtisi olmasa bile mutlaka bu konunun uzmanına başvurmalıdır. Fakat bu uygulama nörolog veya psikiyatriste değil, özel olarak Alzheimer’la ilgili çalışan merkez ve oradaki uzmanlara yapılmalıdır” diye uyardı.

Yılda bir defa beyin check-up’ı yaptırılmalı

Alzheimer’la ilgili çalışma yapan merkezlerde hastalığın önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması için farklı alanlara yönlendirilmiş araştırma yöntemlerinin kullanıldığını açıklayan Prof.Dr. Tanrıdağ, “Ailesinde birinci derecede yakın bir kişide Alzheimer çıkan bir kişi, Alzheimer konusunda bilirkişi bir merkeze başvurarak ‘Bende bu tehlike var mı?’ biçiminde sorduğu zaman bu ihtimali inceleyecek imkanları buluyor. Beyin check-up’ı ile hiçbir belirtisi olmadığı halde beyindeki zayıflamayı gösterebilecek araştırmalar yapılabiliyor. Beyin check-up’ında MR, beyin haritası, nöropsikolojik testler yapılıyor ve yaş grubuna göre zayıflama varsa bu saptama edilebiliyor” dedi.

Prof.Dr. Tanrıdağ, ailesinde Alzheimer öyküsü bulunan, 50 yaş üzerindeki kişilerin yılda bir kere beyin check-up’ı yaptırmasının hastalığın erken teşhisinde manâlı olduğunu söyledi.

Kronik hastalıklar Alzheimer riskini yükseltiyor

Alzheimer için bazı tehlike faktörleri olduğunu kaydeden Prof.Dr. Tanrıdağ, “Geçirilmiş bir beyin damar hastalığı ya da ailede beyin damar hastalığı varsa, felç, tansiyon, diyabet varsa bunlar Alzheimer riskini yükseltiyor. başkaca geçmişte tekrarlayıcı kafa travması, kafa yaralanması geçiren şahısların riski yükseliyor. Böyle bir öyküye sahipsek tekrar hiçbir belirti ortaya çıkmadan riskin araştırılması açısından tatbik yapmak gerekiyor” uyarısında bulundu.

Hastalığın ilerleme hızına tesir edilebiliyor

Alzheimer yatkınlığı saptama edildiğinde hastalığın durdurulmasının sözkonusu olmadığını vurgulayan Prof.Dr. Tanrıdağ, “Beyinde bilmediğimiz çok mekanizma var. Öyle bir bahis sözkonusu değil ve böyle bir iddia ile karşılaşıldığı süre ise dikkate almamak lüzumlu. Alzheimer belirtisi olmadığı halde yapılan tetkiklerle Alzheimer’a aşinalık, zayıflama saptandığı andan itibaren evvelden ve erkenden mevcut ilaçlara başlanması laf konusu ve kişinin yaşam tarzının gözden geçirilmesi lüzumlu. Bunları mümkün olduğu değin erken yaptığımız süre hastalığın ilerleme hızı üzerinde etkide bulunmamız söz konusu olabilir. Bunun dışındaki iddialar gerçekçi yok” ifadelerini kullandı.

Yaşam tarzındaki şartların değişmesi manâlı

Alzheimer’la mücadelede hap tedavisinin açık havada hayat tarzındaki değişikliklerin de manâlı olduğunu ifade eden Prof.Dr. Tanrıdağ, “Mesela kişide içe kapanıklık, sosyal hayattan geri çekilme, erken emeklilik, hobilerden uzaklaştırma ve buhran gibi tanılar söz konusuysa kişiye tedavinin yanı sıra yaşam biçimi bakımından bunları yapmamasını bütün tersi şeylerin yapılmasını hobi ve becerilerini geliştirmesini, kitap okumasını, müzik dinlemesini, dışarıya çıkmasını, sosyal ilişkilerini geliştirmesini tavsiye ediyoruz. İlaçlarla beraber bunlar uygulandığı vakit ilacın etkisini güçlendiriyor” diye konuştu.

Bulmaca yerine sudoku

Prof.Dr. Tanrıdağ, Alzheimer hastalığından korunmada yaygın olan bilginin aksine bulmaca çözmenin yardımsever olmadığını, bulmaca yerine sudoku çözmenin daha yararlı olacağını söyledi.

Bulmaca çözme esnasında genelde eski bilgilerin sınandığını ifade eden Prof.Dr. Tanrıdağ, “Yani insanların yeni öğrendikleri değil, evvelden öğrendikleri şeyler sınanır. Alzheimer hastalığındaki başlıca problem eski hafızayla ilgili değildir ve hastaların çoğunda bu bellek zaten korunmuştur. Önemli olan ise yakın dönem içinde öğrenilenlerin etkilenmiş olmasıdır. Bir Alzheimer hastasının 40 yıldır ismini bildiği ve çoğu filmini seyrettiği bir sinema sanatçısının ismini hatırlıyor olması veya evinde hayat boyu kullandığı bir eşyanın ismini hatırlaması zaten beklenen bir şeydir ve doğaldır. Buna karşı yeni öğrenilenlerle ilgili bulmaca sorularının önünde çoğu hasta saatlerce cevabı bulmak namına beklemektedir. Bu nedenlerle bulmaca çözmenin faydalı olduğu düşüncesi temiz kalpli bir beklentiden öteye gidememiş durumdadır. Buna rağmen ‘Peki biz gerçi bu türden birşeyler yapmayı istersek ne yapabiliriz?’ sorusu sorulduğunda bu sorunun yanıtı sudoku çözmek olabilir. Çünkü sudoku bulmaca çözmekten faydalıdır. Sudoku sırasında kişiler kendilerine bahşedilen ihtimallerden mantıksal çıkarsamalar yerine getirmek zorundadır. Yani sudoku boşuboşuna hafıza zorlaması gibi bir çabayı yok beynin diğer ihtimaller üstünde operasyon yapmasını gerektirir ve her aşamada çıkarsama değişir. Sudoku esnasında devreye giren hafıza değil uyarı ve karar vermedir” dedi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.