Bitkisel tedaviyi doktorlar uygulamalı
Hemencecik her bitki üzerine dünya genelinde incelemeler yapıldığını ifade eden Dr. Hakan Özkul, bunlar aralarında özellikle zerdeçal, zencefil, sarımsak, ginkgo biloba, ginseng, sarı kantaron ve reishi mantarı gibi çoğu bitkinin tedavi anlamında çok etkili sonuçlar verebildiğine dikkat çekti.
Çağdaş tıpla birlikte etkinliği artmıştır
Fitoterapiyi “Hastalıkların tıbbi bitkilerle tedavi edilmesi” bilimi olarak özetleyen Dr. Hakan Özkul, fitoterapi hakkında merak edilenleri açıkladı. Bu bilim dalının her türlü hastalık için kullanılabilecek formüller içerdiğini belirten Dr. Özkul, “Bitkilerle çare ilk insanlardan bu yanlamasına asırlardır kullanılan bir tedavi şifa yöntemi olmakla birlikte bilim dalı olarak ‘fitoterapi’ ifadesi başta Fransız Hekim Henry Lenclerc kadar 20’nci yüzyılın başında dile getirilmeye başlanmıştır. Farmakognozinin alt bilim dalı olan Fitoterapi modern tıbbın imkanlarından da faydalanıldığında fazla etkili sonuçlar sağlamaktadır. Fitoterapi sadece hastalıkların tedavisinde değil, kemoterapi gibi ağır uygulamaların emrindeki etkilerinin minimize edilmesinde de etkilidir. Fitoterapi alternatif bir tedavi yöntemi yok, destekleyici ya da tamamlayıcı çare şeklidir.” dedi.
Fitoterapi, Türkiye’de yeni yaygınlaşıyor
Bitkisel tedavinin cerrahi yöntemlere karşı olmak anlamına gelmediğinin altını çizen Dr. Hakan Özkul şöyle devam etti: “Bugün tıbbi bitkileri göstermek modern tıbbın da bir parçası haline gelmiştir. Uzakdoğu’da da batı ülkelerinde de tıbbi ot gibi yaşama hastalıkların tedavilerinde faal olarak kullanılmaktadır. Fitoterapi Avrupa’da yıllardır en etkin alternatif tıp yöntemi olarak kabul edilmiştir. Bugün hastaların takriben yüzde 70’i doktorlarına bitkisel tedaviyi danışıyor, çoğu ülkede doktorlar reçete ile nebati takviyeler öneriyor. Örneğin, Almanya’da doktorların yazdığı reçetelerin yüzde 65’i fitoterapi ürünlerinden oluşuyor. Almanya, Çin, Japonya, ABD ilk olarak almak üzere çoğu ülkede fitoterapi kullanım oranları yüzde 70’leri buluyor. Türkiye’de ise bu oran hemen şimdi istenilen seviyede olmamasına rağmen, ilgi ve ilgi her geçen gün daha da artmaktadır. Alınan sonuçlar da oldukça hoşnutluk vericidir. Sağlık Bakanlığı, fitoterapiyi resmen tedavinin bir parçası olarak kabul etmiştir. Bakanlığa tabi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Daire Başkanlığı çalışmaları bu konudaki çalışmaları takip etmektedir.”
Tıbbi bitkiler uzmana danışmadan kullanılmamalı
Tıbbi bitkilerin çoğu hastalığın tedavisinde başarılı sonuçlar verdiğini fakat tesadüfen kullanmanın doğru olmadığını söyleyen Dr. Hakan Özkul, uyarılarını şöyle sıraladı: “Nasıl bir antibiyotik komşu-dost tavsiyesi ile kullanılamıyorsa tıbbi bitkileri göstermek da öyledir. Şüphesiz bir uzmanın tavsiyeleri alınmalı. Her bitkinin başvuru formu süresi, miktarı ayrı ayrıdır. Görüş, koku, lezzet itibariyle benzer olan fazla sayıda bitki vardır. Bunları vatandaşın ayırması muhtemel değildir. Bugün çağdaş teknik imkânlar kullanılarak ekstrakt denilen bitki özleri kullanılmaktadır. Bunların laboratuar analizleri yapıldığı için hangi bitkinin istenilen etkilere sahip olduğu da tahlil edilebilmektedir. Mesela, nane bitkisinin özünü kullanacaksanız, tesadüfen nane toplayıp bunun özünü çıkarmak şeklinde olmaz. Bunun laboratuar ortamında analizlerden geçirilerek hazırlanması gerekir. Tıbbi bitkileri ekstrakt ülkü getirmek, verilmesi gereken etken maddeyi standardize etmek demektir.”
Tıbbın genel kuralı olan “Rahatsızlık yoktur, hasta vardır” kuralı fitoterapi için de geçerli olduğunu vurgulayan Dr. Özkul, “Dolayısı ile her hastanın bire bir değerlendirilmesi önemlidir. Fitoterapiyi ama Sağlık Durumu Bakanlığından fitoterapi kullanım sertifikası almış doktorlar uygulamalıdır.” ifadelerini kullandı.
Henüz yorum yapılmamış.