Makyajın Yaşamımızdaki Ehemmiyeti

Çirkin bayan yok,bakımsız bayan var!
Hoşluk ve makyaj…Bayanların bırakamayacakları iki kavram.Ünlü haber spikeri Ayşenur Yazıcı Kelebek’e hoşluk ve makyaj hakkında düşündüklerini anlattı…
‘En Pratik Cilt Bakım Kılavuzu ’ ismiyle yazdığınız son kitabınız elimizde. Kozmetoloji eğitimi aldığınızı da öğreniyorum. Bu kitabı yazmak için sizi yönlendiren ne oldu?
Günde takribî 700-1000 şahsın ziyaret ettiği bir websitem var. Zamanla bayanlar kullandığım cilt bakım mahsullerini soran mesajlar atmaya başladılar. Sonra ihtiyarlama ile alakalı sualler geldi, derken iş çığırından çıkınca, zorunlu olarak ‘Kullandığım kozmetikler ’ ve hoşluk üzerine bir kısım açtım.
Zira günün nerdeyse yarısını bilgisayar önünde, bana fotoğraf gönderen hanımlara suratına uygun makyaj tonları ve şikeleri yazmakla, cilt bakımı anlatmakla geçirir oldum! “Neden olur? Nasıl geçiririm? Bir daha olmasın diye ne yapmalıyım?” suallerini yanıtlamakla…
Bu suallerin hepsini her cilt ve yaş için anlattım. ‘Makyajda İllüzyonistlik Numaraları ’ isimli kitabım bir hayli estetik mektebinde ders kitabı mahiyetinde alınıyor.

Müşterilerine fiyatsız vermek için anlaştık, basıldı kapış kapış gidiyor.
“Çirkin bayan yok,bakımsız bayan var”
Yazdığınız bu kitap “Çirkin bayan yoktur, bakımsız bayan var” görüşü doğruluyor diyebilir miyiz?
Azıcık öyle. Ama burada hoşluk kavramının, kendinde olanları beğenmek ile alakalı tarafının altını çizdim. Önsözü okuyunca insanlar hem gülüp hem de “Vallahi doğru” diyorlar. Vahşiye Streisand’a bakın.
Hoş kavramınız daha da hoşlaşacaktır. Hokka burun, badem göz değil iş. Tamın kimlikle bitirilmesi… Umarım sanatkâr olmak için konuttan kaçan 10 yaşındaki kızlar artmadan algı edilir.
Kitabınızda cilt bakımının tüm püf noktalarına değinmişsiniz. Mesela makyajın gün boyu yüzde kalıcı olması için ne yapabiliriz?
Kakdikeni makyajın ilk koşulu bir ıslatıcı kullanmaktır. Makyajı değişmezleyen, sıhhatli yüzey yaratılmalı. Yoksa yalnızca pudranın baz olduğu makyaj, bir saat sonra cilt salgılarıyla bulamaç olur. Yarısı deriden uçar.
Üstüne pudra sürer yeni bir kir bulamacı yaratılır… Farlar su ile nemlendirilerek kullanıldığında gözkapağında daha iyi tutunur.Profesyonel makyajcılar makyaj bittikten sonra cilde saklı bir ham yağmuru gibi azıcık surat spreyi püskürtürler. Mimik yapmadan iki üç dakika durun. Makyajın kalıcılığı çoğalır.
Hoşluk ve makyaj malzemelerine çok para tüketen hanımlar var. Bu malzemelere çok para tüketilmesi taraftarı mısınız?
Temenninin ne olduğuna bağlı. Far, rimel, göz kalemi ve fondöten, yapısı ve niteliği çok umursanması gereken kozmetikler. Dolaysız gözünüzle ve derinizle temasta kalıyor. Kaliteli bir mahsul ucuzlarla kıyas edildiğinde işin içine sıhhat de giriyorsa evet nitelikli mahsul alın tenim.
Ne Yazık Ki bu da daha fazla maliyet demek… Lanolin ile perhydrosqualin hemen hemen aynı işi gören yağlardır ama biri koyundan elde edilir, öbürü balina teninin altından… Yağ molekülleri kıyas edildiğinde biri çok daha parlak ve incedir. Sizce hangisi daha çok bulunur? Daha ucuz olabilir? İyi mahsul seçme işi şahsın yaşama bakışında şekillenir. “Çok dudak boyası yenilerim ucuz olanını alayım” diyenle, nitelikli alayım “kalıcı olsun sıhhatli olsun ama pahalı olsun” diyen bir değil tabii.
“Türk hoşlaş,herkes seni farketsin,basit yoldan yaşamı kotar!”
Çevremize baktığımızda makyaj yapma yaşının çok erken yaşlara indiğini görüyoruz.Makyajda yaşın bu kadar minik yaşlara kaymasının sebebini neye bağlıyorsunuz?
Medya! Tamamıyla medya… Gösterilen, öğretilen, özenilen “hoş olanın” kazandığı bir dünya! Ama yalnızca hoş olmakla her iş halloluyor gibi şovla şovla süslenme yaşı 6-7 yaşa indi… Barbie’lerin makyaj setlerini çıkartan anlayış suçsuz bir gelecek bayanlığı özendiriyor olabilir ama anne-babadan daha büyük tesiri olan televizyon yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada kız çocuklarını erken büyümeye güçler bir vaziyette.
Gazete ve televizyon, çocuklar tarafından sünger gibi içilen bilgiler aktarıyor zekâlarına. Efendim “22 yaşında ama dünyanın en çok kazanan şarkıcısı” diye gösterilen, liseden terk eğitimi olan bayanı lüks içinde gören genç kız ne stokluyor alt beynine sanıyorsunuz ki? Yahut yüzotuzsekiz estetik işlemden geçmiş, evvelinde suratına dönüp bakılamayacak kadar sıradan, şimdilerde fihrist başına 60.000 $ para arz eden bir kadının kazandığı paradaki zahmeti nasıl idrak ediyorlar sanıyorsunuz?
Yeğenimin biri 18 yaşındayken liseyi tamamlama hediyeyi burun operasyonu oldu! Zira özel kolejde okuyan bu tatlı kızın neredeyse tüm dostları bir burun yaptırma krizine girmiş ve aileleri buna karşı koyamamıştı.Ama onlar “Türk hoşlaş, herkes seni fark etsin, basit yoldan yaşamı kotar” olarak değiştirdiler. Hoş misaller nedense silik vazgeçiliyor.
“Kirpiklerinin ardından uslu bakan bir bayan ‘hoş ’dir!”
Kimileri yalnızca hoşluğun yeterli olduğunu düşünür. Yalnızca hoşlukla işin bitmediğini, insanların bunu fark etmesini nasıl sağlayacağız?
Zerafet, içtenlik ve kendini beğenmek. Bunu, özgüveni yüksek yetiştirilen insanlar değişiklerine kanıt etmeli. Hoş içten bir gülüş, sıhhatli beyaz dişler iri burnunu unutup, iri kirpiklerinin ardından uslu bakan bir bayan “hoş”dir.
Makyajın yüzde yok gibi, natürel görünmesi için nelere dikkat edilmeli?
Fondöten, kesinlikle gün ışığında test edip alınmalı. Mağaza ışıkları sarıdır ve sizi çok pembe bir fondötenle kandırabilir. Tabiatl tonu gün ışığında tutun. Tester sınan sınama mahsuller bunun içindir.
Çıkın dışarı bakın. Öyle bilek içinde filan da değil. Doğrudan çene üzerinde deneyin. Saydam pudra alın ve bronzlaştırıcı pudranızı çok dikkatli ve az kullanın. Tabiatl demek zifiri yanık bir deri demek değildir.
Ya allık tercihinde…
Allık seçerken bütün kırmızı bir allık seçin ve bunu bütün elmacık kemiğinin üzerine çok az dokundurun.Kahve allıktan bırakın.
Far tonlarını vizon, füme gri, alg yeşili, buz pembesi gibi cilt içindeki tonlardan seçin. Kyıpranıl hatlardan kaçının. Rimelinizi de kahverengi seçerseniz natürel tonlar size tabiat bir makyaj yaratacaktır. Bu arada herhalde kahverengi bir dudak boyası değil, dudak tonunda parlatıcılı bir dudak boyası seçin.
“Burcu Kara, kimliği olan bir hoşluk!”
Makyajını en hoşlandığınız Burcu Kara ve Ebru Gündeş. Nedir bu adların makyajlarını sevme sebebiniz?
İkisinin de surat hatları oynanmamış hatlar. Orantıları mükemmel. Ebru Gündeş ne kadar ağır makyaj yapsa da, sahnenin hakkı da budur renk yutar, mesafe uzaktır. Surat biçimine ters bir farklılık yapmadan bunu reelleştiriyor. Gözleri zati çekik.
Bir de makyajla sürüklemiyor. Yapsa, Çinli gibi ve orantısı mübalağa etilmiş olacak. Makyözünün muhteşem gözü var. Burcu Kara da, sade makyajıyla hem pastel renkleri çok hoş taşıyor hem de özenti moda stillere asla girmiyor. Bu da onu “kimlikli” kılıyor. İşte anlatmak istediğim hoşluk bu! Kimliği olan hoşluk. O hafif alt inen göz yapısındaki masumluğu yukarıya sürükleyeceğim çekik göz makbuldür diye bir kompleksi yok! Kendini hoşlanıyor.
Makyajını en sevmediğiniz Oya Aydoğan.Şenay, Oya Aydoğan, Ahu Tuğba, Füsun Önal zamanında bir beyaz sürme modası aldı başını gitti. Kimi değişti kimi öyle kaldı. Oya Hanım ’ın surat hatları çok sempatik ve bütün Türk bayanı suratı ama o bu beyazını bırakamadı ve üstüne üstlük o hoş gözlerinin üstüne bir mavi tabakayı sürmesi var ki…
Neyse… Şimdi kalkar tartışma çıkarırlar. Ben kim, Oya Aydoğan ’a “Sen çok güzelsin, ne olur sedefli buz eflatunu ve kiremit tonlarıyla makyaj yap” demek kim!
Cildi pak yakalamak ve ıslatmak öğrenilen ehemmiyetli kaidelerden… Cilt bakımıyla alakalı, bunlardan başka en ehemmiyetli olanlar nedir?
Tıpkı bebek gibi düşünmeliler. Besle, pakle, şefkat göster! Çağdaş hayat hepimizin yaşamına kimyevileri ve stresi soktu. Bu sakınılacak bir şey de değil, yaşamın içinde bir lüzumluluk artık zehirlenerek yaşamak!
Rüzgâr, hava lekeliliği, güneş, egzoz gazları, stres, klimalı civarlar, mevsim ısı farkları, halıdan uçan sentetik tüylerden tutun da, kullandığınız deterjana kadar her şey dış dünya ile temastaki cildi dövüyor. Anneannenizin saf avantajları yok artık. Ten dayanak istiyor.
“Kimse yaşı muhakkak olsun istemiyor!”
Ten dayanak istiyor ama direk güneşlenmenin doğru olduğunu düşünenler var.
40 sene evvel ikoncanların sabah 10.00 akşam 17.00 güneşlenme mesaisi yoktu! Bu özenilecek değil, hayret edilecek bir olay.Güneş de aynı güneş değil. Her yaz bitimi, binlerce bayan kirler içinde bir suratla, keder içinde kozmetiğe koşuyorlar.
Bütün açıldı kirler derken, rejimlerle sarkan ten meseleyi, stresten alerjik olan cilt problemi başlıyor. Bu bitti derken sivilce izleri, ardından göz çevresindeki morluklar ve saire… Kumpaslı olarak kozmetiğin desteğiyle yaşamazsanız, 30 yaşına gelip hasta ve buruşuklarla dolu bir cilde itiraz etmemelisiniz. Kürler, yatıştırıcılar, onarıcılar ve buruşuk gidericiler banyomuzda “diş macunu” kadar koşul bir mahsul haline geldi artık. Zira çağ diyor ki: “genç kal”,”çekici ol” ve “ihtiyarlama”… Teknoloji de ilaç sanayi kadar kozmetikte de mükemmel bulgular sunuyor.
Baksanıza antioksidan patlaması var dünyada. Kimse yaşı muhakkak olsun istemiyor! Ben dolgu yapılmış yanakları, botoks yapılmış sahte gülen gözleri hoşlanmıyorum. Herkes sanki aynı surata ait bir kopya kâğıdını yapıştırmış ortada…
Yaş alabiliriz, ama ehemmiyetli olan ihtiyarlamadan yaş almak diyorsunuz.
Evet… Yaş alabiliriz, ama ihtiyarlamadan yaş almak kozmetik bakımla olası. Öteki seçenek; gidin yanaklarınıza yastık koydurun, gıdınızı da kestirin atın, dudaklarınızı da air bag haline getirin.Ben karışmam. Ama teklif veririm.
Ciltteki keskin ve büyük gözenekleri kapatmak için neler yapmak gerekiyor?
Meseleye evvel “neden oluyor” sualiyle bakarsak, çözümün gereklerini yakalarız. Yağ salgısının banalden fazla olması suratından, cilt yüzeyinde yağın atıldığı tüneller olan gözenekler genişlemiştir. Şayet sistemli biçimde cildinizi arınmıyorsanız, lekelerin gözenekte birikmesiyle siyah noktalarınız oluşur. Tıkalı gözeneğin içinde yağın birikip iltihaplanmasıyla da sivilceler…
Peki cilt yağlıysa…
Cildiniz yağlı ise, ölü hücreler bu fazla salgı ile yüzeyde daha kalın ve statik bir katman oluşturacaktır. Peeling sizin için ehemmiyetli bir kozmetiktir. Ama kesinlikle incitmeden, dövmeden yapmalısınız. Yoksa zamanla cildiniz hem yağlı hem çok hassas olur. Gözeneklerin basmakalıp büyüklüklerine dönmesi için evvel yağ salgısını “dengeleyici” gece kremleri ve gün içinde fazla yağı emen içeriği olan ıslatıcılar kullanılmalı.
Haftada iki kere, temizletici ile katmanı arınıp ardından kaolin, kil gibi yağ emici maskeler uygulanmalı.Tabii bunları satın alıp banyo dolabında yıpranmaya vazgeçmeyecek bir istem de gerek. Kumpaslı yapılmayan hiçbir bakım size istediğiniz neticeyi vermez. Öyle bir mahsul henüz yok! Sür, on saniyede geçsin!
Günümüzde kozmetiğin hoşlukla alakalı bir hayli meseleye çözüm bulduğu inkâr edilemez ama azıcık giderli. Bayanların hoşluk kısmetine kozmetiğe çok para tüketmeleri mevzusunda neler diyorsunuz?
Erkeklerin alaka alanları olan araba ve teknolojik aletlere tükettikleri para ile kıyas ederseniz hakikatinde, kozmetik pahalı bir şey değil. Alışverişe çıkıldığında, tasarruf yapmanız gereken yerin kozmetik olmadığına ikna olmalısınız evvel.
Sonra unutmayın ki kozmetik, teknik imkânlar arttıkça pahalanan bir şey. Bir kremi 6 ay kullanıp netice hala tatmin edici değilken, bir laboratuar hücrenin içine kadar etkin maddeyi taşıyan bir lipozom yapmışsa ve sizin bir ayda buruşuklarınızın nerdeyse %70 ’ini silecekse siz buna pahalı der misiniz? Neye göre pahalı? İsteğinizin ne kadar derin olduğuna göre ucuz da olabilir hakikatinde. Hiçbir bayan, hoş bir cilde sahip olmanın ederini hesaplamaz. Bir yerden kısar, biçer alır…
Peki, kozmetik mahsullerine çok para tüketmeden hoşlaşmak muhtemel mi? Nasıl?
Elbette! Bunun için meseleyi geciktirmek dahi yeterli.Pahalı dediğiniz mahsuller genelde, bu, anında başkalaşım yapanlardır zira. İhtiyarladıkça daha da cömert davrandığımız bir mevzu bu. Zira mazide kalan bir şeyi geri almak için pahası ehemmiyetli olmuyor.
Hoşlaşmak kısmetine en çok yapılan kusurlar…
En çok güneş altında kendine ve tenine işkence eden, tüp gaz patlamış gibi, cılk, kapkara olana kadar yanan bayanlara boş boş bakıyorum. Tüm bedeni ve suratını kaplayan deri susuzluktan ve kalınlaşmaktan öyle bir hal alıyor ki, buruştum diye enstitüye koşmaları da bir derman olamıyor.
Zira UVA Cildi kırıştıran elastikiyetini sefil eden bir ışın ve bir kere zarar gördünüz mü dönüşü yoktur. İkincisi de ağzını dahi toplayamaz hale getirecek kadar dudaklarını şişirenler… Kocaman dudak seksidir diye bir kavram oluşturuldu, tamam bir şey demiyorum, ama dudak “surat” ovali ile burun ile orantılı bir uzuvdur!
Masal devleri gibi gezen insanları da kavrayamıyorum. Bayanın seksiliğinden evvel masumluğu ve sevinci gönülde kalıcıdır… Erkekler de böyle diyor ama bayanlar kavramıyorlar.
“Tabiatl olan her zaman daha diri durur!”
Kaşları vurma ile çizmek…
Kaşlarını koyu vurma ile çizen, her an size haykıracakmış gibi ifade veren genç kızlara hayret ediyorum.Tabiatl olan her zaman daha diri durur. Genç kızların hepsi koskoca bayanlar gibi boyanıyorlar.
Göz etrafı morluklarından şikâyetçi olanlara neler yapmalarını önerirsiniz?
Buna neden olan faktörü ortadan kaldırmaları gerek evvel! Güneş, stres, aralıksız bilgisayara bakmak, bitkinlik ve uykusuzluk, suni ışıklandırma, içki tüketimi, böbrek hastalıkları, anemi gibi bir sürü etmen gözaltlarını tenin öteki yerlerinden daha fazla dövüyor.
Göz etrafı morluklarından şikâyetçi olanlarda büyük olasılık uyku meseleyi veya gözün fazla bitkinliği mevzubahisidir. İlk evvel buna neden olan faktörü yok etmeli. Kozmetik yardımla iyileştirmeye çalışırken, temel sebebi de yok etmezlerse, gayet verimli bir mahsule dahi işe yaramıyor diyeceklerdir.
Papatya, lavanta çayları ile kompres yapmak teni dinlendirir. Göz çukurunda barizleşen morluk eksilebilir. Ama kalıcı tesir için, dolaşımı tertip edici, K ve C vitaminli kozmetikler ve tene elastikiyet veren, nem yükleyen serumlar gerekir. Ağızdan alınan ten onarıcı hapların da kumpaslı kullanımıyla iyi neticeler alınıyor.
Suratımızdaki buruşuklukların çoğalmasının tek sebebi ilerleyen yaş değil sanırım.Stres bedenin besinlerden lüzumlu vitamin ve mineralleri alma eforunu eksiltir, bağışıklık sistemimizi eforsuzlaştırır. Bizi virüslere ve mikroplara karşı korunmasız hale getirir.
Bedenimiz böyle cılız bir sisteme bol suni besinler ve zehirli maddeli kozmetikler de alıyorsa, hasta olmamayı beklemek mucize olur. Siz stres içinde debelenirseniz cildinizde de güller açmasını beklemeyin demek istiyorum. Ve unutmayın ki bunalıp heyecanlandığınızda nasıl midenize kramp girebiliyorsa, kan beyninizi atlıyorsa aynı şok başkalaşımlar cildinizde de oluyordur.
Çok stresli bayanların ciltlerinin de sıhhatli görünmediğini öğreniyorsunuzdur. Bunun için teninize itina göstermek için yola çıktığınızda kesinlikle ruhunuza da itina gösterin. Burada, en iyi genç kalma usulü huzurdur diyesim geliyor. Ama süratli yaşamak zorunda kaldığımızda, uygarlık bunu çoktan elimizden aldı gitti.
Güneş bu kadar fena ise tenimiz için, peki bronzlaşma aşkıyla yananlar ne yapsın?
Basmakalıp! Güneşte kalmak fizyolojik olarak mutluluk hormonu salgılatıyor. Bundan herkes güneş gördü mü oracığa dağılmak istiyor… Bunu bronzluk isteğiyle bağımlılık haline getirmemek gerek.
Bu “güneşsiz bronzluk veren” kozmetiklerin içerikleri ıslatıcılar, vitaminler ve minerallerle desteklenmiştir.Kokular, içlerindeki içki oranına, özlerin yoğunluğuna göre daha hafif, daha apaçık ve kalıcı olmaları için parçalamışlardır öğreniyorsunuz.
“Eau De Toilette” denilen konsantrasyonda özlerin yoğunluk oranı %4-8 arasındadır. Sürdükten 4 saat sonra koku tesirini yitirir. Ama parfümde esans yoğunluğu %15–30 arasında değişir ve kalıcılığı nerdeyse 20 saattir. Öteki kalıcılık usulü de; bedenin ısı bölgelerine sürülmesi kalıcılığını artırır.
Kulak art, kasıklar, diz kapağı art, göğüs ortası, dirsek ve bilek içleri, ense kökü, kuyruk sokumu… Şimdi bu bilgiyi, bölgelerin hepsine sürmeniz olarak idrak edip koku torbası biçiminde dolanmayın sakın! Parfüm saklıca kokmalıdır.
Bulut gibi arkanızdan yahut derinizden saklıca çıkmalıdır. Girdiği etrafa oda kokusu gibi yoğun koku yaymak demek değildir ve etkileme gizemi de budur. Karakterinizin izine vazgeçer. Ortaya dökmek için kokulanılmaz.
“Bayandaki şefkat ve masumluk,albeniyi ortaya çıkarır!”
Göreceli bir kavram olan hoşluk sizin için ne ifade ediyor?
Benim için “hoşluk”, banal oranlar içinde şekillenir, üzerine şahısın kişiliği ile oluşan hatlar gelir.Bir bayandan bahsediyorsak içinde şefkat ve masumluk olmalı, bu da albeninin kendini doğurur. Bir erkekten bahsediyorsak samimilik ve “hayatıyla barışık olmak” olmalı hoşluğun içinde.
İnanın hemen fiziğe, giyime, duruş ve yürüyüşe yansır bunlar. Yeter ki herkes olmaya, kalıba özenilmesin… O zaman bir kaçış bir saklanış vardır kimlikte.
Dediğiniz güzergahta, kimliği olan bayanlar…
Grace Kelly, Monica Belluci, Laetitia Casta, Uma Thurman, Azra Akın, suratı boyu posu ile içindeki enerjinin senteziyle “hoş” belirlememe giriyorlar. Ve onlar kimseye benzemedikleri gibi, biçimleriyle uğraşmadan kimlik almış bayanlardır.
Sahne sinema ve kozmetik eğitimi aldınız. Zamanında böyle bir alanda eğitim almanıza sizi yönlendiren ne oldu?
Öteki üniversitelerin kayıtlarının ben Lyon’a vardığımda kapanmış olması.
“Su kaybı olan deride buruşukluk çoğalır!”
Orta yaşlı hanımların sedefli renkler kullanmaması gerektiğini söylüyorsunuz. Neden? Orta yaşlı hanımlar genelde hangi renkleri seçim etmeli?
Yaş, su kaybı olan deride buruşukları artırır.Yanakta sedefli bir allık derinin ince buruşuklarını tek tek ışıklandırır.
Göz kapaklarındaki kat yerlerini ve buruşukları bir bir vurgular. Mat tonları ve gölge tonlarını kullanmalılar. Mesela bir pembe – kemik ışık farı, bir de mat vizon kahve yahut mat bordo ile tüm göze genç bir bakış yapmak olası.
“Emek vermeden hoşluk olmaz!”
Orta yaşlı hanımların savaştığı meselelerden biri de buruşukluklar. Kırışıklıklara karşı nasıl savaşmalı, neler yapmalı?
Benim yaptığımı… Güneşlenmeyi unutun. Bronz deriyi unutun. Çok meraklıysanız ve sabrınız da varsa sabah 10:00-11:00 arası, öğleden sonra da 16:00-17:00 arası yarımşar saat güneşlenin ve en az yirmi gözetici kullanın. Suratı dolaysız güneşe asla vermeyin. Bu biiiir.
Benim yaşıma gelince buruş buruş olursunuz. Güneş en büyük kırıştırıcıdır. İkincisi: su kaybını önlemek için yaz kış mevsime uygun ıslatıcı kullanmadan asla caddeye çıkmayın. Bu ikiiii… 25 yaşından sonra her gece uyumadan makyaj yapsanız da yapmasanız da cildi iyice arının. Gece kremi ve nezaret kremi kulanın ki, gece hücreler kendini yenilerken lüzumlu malzemeyi dayanak bulabilsinler.Sabah akşam bunu kreminizin altına hiç aksatmadan kullanın bu da döört… Çok mu disiplinli bir iş gibi geldi size? O zaman bana emek vermeden edinilen bir hoşluk söyleyin.
Gençlere, ilerde meseleli bir ciltle karşılaşmamaları için makyaj yaparken nelere dikkat etmesini önerirsiniz?
Cildin meselesini fondötenle örtmek yerine kremlerle cilt balansını sağlayıp düzenlemek ve her gece kumpaslı pak ve ıslatılmış ciltle yatmak… İçinde ne olduğunu öğrenmediğiniz pazar malzemesini ucuz diye alıp gözlerinizi tehlikeye atmayın.
Organik boyalar ve inorganik boyalar çok değişik tesirler yapar ciltlerde. Silince dahi gözkapağında rengi kalan bir far, yahut dudağın pembe rengini sürükleyen ve silseniz de kalan bir dudak boyası rengi size nelere mülk olabilir bir hekime mesele.
“Dudağa çok alaka sürüklemek seksüel yetersizlere işaret eder!”
Bayanların makyaj sırasında en çok yaptığı kusur nedir sizce?
Ya herkeste bir göz içine kalem sürükleme takıntısı var ki kavramıyorum. Gözleri böcek böcek, ufacık, sinsi ve delici oluyor ve aynaya bakmıyorlar. Kocaman gözler dışında pek nasihat etmiyorum ama illaki “Ben bırakamam.” diyor ve “göz içine kalem sürükleyip allık sürerek” makyaj yaptığını sanıyorlarsa Allah aşkına bari bol rimel sürün de göz azıcık sevimlilik kazansın diyesim geliyor.
Dedim dahi.Moda ya! Beyaz derili, zenci vücutlu bayancıklar gibi oluyorlar. Kocaman dudak ve sarkan parıldayan bir dudak onlar için ne ifade ediyor kavramakta eforluk sürüklüyorum. Gerçi makyaj – psikolojide dudağa çok alaka sürükleme seksüel yetersizlere işaret eder ama bunu öğrenmesi ona ne kazandırır öğrenemem.

.