Meme kanseri ile şeker ilişkisine ışık tutan araştırma!

Bir dilim baklavada 53 gram, bir bardak kolada 28 gram, 60 gram kurutulmuş meyvede 48 gram, bir tatlı kaşığı toz şekerde 5 gram, 100 gram pastada 70 gram, bir çorba kaşığı reçelde 12 gram, 100 gram kahvaltılık gevrekte 56 gram, bir çorba kaşığı ketçapta 4 gram, yarım su bardağı dondurmada 25 gram, 100 gram yoğurtta 24 gram, bir fincan makarnada 23 gram, bir kadeh portakal suyunda 22 gram, bir bardak kafe lattede 16 gram şeker bulunuyor.
Bu listenin incelenmesinde bir öğünde 150 gram şeker tüketimine, ‘Batılı tipi’ beslenen çoğu insanın sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Kaynak:
www.canfezasezgin.com
www.ahmetrasimkucukusta.com
www.populertip.org

Şeker bahşedilen farelerde tümör büyümesi ve metastaz gelişmesinin 12-LOX enziminin artmasına emrindeki olduğu saptandı. 6 ay sonunda nişasta ile beslenen farelerin yüzde 30’ unda, şeker ile beslenen farelerin ise yüzde 50-58’ inde ölçülebilir boyutta kanser kitlesi olduğu saptandı. Yani benzer sürede şeker ile beslenenlerde daha fazla oranda büyük ur gelişti.

Çalışmada, gıdalarda genelde bulunan yüksek fruktozlu darı şurubu ya da sofra şekerinde üzüm şekeri ile birlikte bulunan fruktozun, meme tümörlerinde akciğer metastazı ve 12-LOX enzimini arttırmada rol oynadığı da saptandı.

Kanser hücresinin metabolizmasının, sağlıklı hücreden ayrı olması nedeni ile şeker ihtiyacı daha artı ve bu hücreler normal hücrelere tarafından daha pozitif şekeri kandan yakalayıp hücre içine alır.

Araştırmanın uzmanlarından Texas MD Anderson Kanser Merkezi integratif tıp uzmanı Prof. Lorenzo Cohen, “Kanserli hastaların birçok esas (primer) tümörden yok, metastazlardan dolayı ölüyor” diyor ve ekliyor:
“Şeker oksijene benzetilebilir, yaşamak için elzemdir ama fazlası da zararlıdır.
Vücudun şekere ihtiyacı var, şeker enerji kaynağıdır ve onsuz yaşamamız mümkün değildir. Kaynağından alınan şekeri arıtılmış ediyoruz ve onu anormal miktarlarda kullanıyoruz.

Yapılan bu alıştırma, şeker ile kanser arasındaki ilişki hakkında ilk alıştırma yok. Epidemiyolojik (insan topluluklarında sağlık durumu olaylarının gözlemsel ve deneysel olarak incelenmesi anlamına geliyor) çalışmalarda beslenme ile yüksek miktarda şeker alınmasının meme kanseri gelişimi ile ilişkili olduğu saptanmıştı. Lakin bu ilişkinin mekanizmaları ya da neden-sonuç ilişkisinin detayları bütün açıklanamamıştı.

Prof. Lorenzo Cohen’ e kadar, fruktoz taşıyan şeker tüketimi son 30 yılda ciddi biçimde çoğaltma gösterdi. ABD’ de 1970 yılında, birey başına fruktoz tüketimi yılda 250 gram iken, 1997 yılında tüketim 28 kilograma yükseldi. Günümüzde bu arz daha da yüksek.
Fruktoz ve üzüm şekeri gibi şekerler kanser hücrelerinin metabolizmasında gereklilik duyulan karbon atomunu sağlıyor. Fruktoz sıradan şekerden ayrı olarak, kanser hücrelerinin ihtiyacı olan protein yapımını da artırdığı için kanser büyümesini daha da arttırabiliyor. Şeker kanser hücresinin büyümesini arttırırken, fruktoz ek olarak protein yapımının arttırılmasıyla daha saldırgan kanser tiplerinin görülmesine niçin olabiliyor.
Fruktoz günümüzde gıdaların tatlandırılmasında yaygın olarak kullanılıyor.
Kanser hastaları ya da kanser riski aşağıda olanların bitmiş gıdalardan, sofra şekerinden ve tatlandırılmış içeceklerden uzakta durmaları öneriliyor.

Vücuda ani olarak 150 gram gibi yüksek oranda şeker girişi bağışıklık sistemini geçici olarak felce uğratır. Bu da lüzum kanserin gerekse enfeksiyonların daha kötü seyretmesine neden olur. Hem farklı alanlara yönlendirilmiş hastalıkların riskini de arttırır.
Meyvelerde de fruktoz var fakat bu liflerle ve diğer gıda öğeleriyle bir arada bulunuyor.

WHO da jurnal toplam kalorinin yüzde 5’ den fazlasının şekerden alınmasını doğru bulmuyor.
Amerikan Yiyecek-Tarım Bakanlığı (USDA) da kadınlar için günde 6 akarsu kaşığından, erkekler için 9 dere kaşığından fazla şekeri sakıncalı buluyor.

12 onsluk bir kutu kolada 10 dere kaşığı şeker bulunuyor.