Moda dünyasını bitmiş yaratan kadınlar | Galeri – Bayan ve Bayan
1 / 12
AUDREY HEPBURN “Givenchy’e olan bağımlılığım, Amerikalı kadınların psikiyatristlerine olan bağımlılığından farksız!” demişti Audrey Hepburn. İlk kez 1954 yapımı Sabrina filmi için Hupert de Givenchy’le birlikte çalışan yıldız, tasarımcının ilham kelebeği olmasının yanı sıra, döneminin moda ikonu haline geldi. Funny Face, Paris When It Sizzles ve Breakfast beygir Tiffany’s filmleriyle moda gezegeni üzerindeki çekim gücünü daha da arttırdı. Kadınlar, filmlerdeki Hepburn’e olduğu değin, jurnal hayatta balıkçı yaka kazaklar, kapri pantolonlar ve babetlerle sade bir stil yaratan Hepburn’e de hayranlık besliyorlar.
2 / 12
KATE MOSS Moda fabrikası her yıl yüzlerce model üretiyor ve arada bir de olsa bir takım modeller “yeni Kate Moss” adı aşağı lanse ediliyor. Halbuki modelliğin ötesinde bir mertebede bulunan Kate Moss’un bir varisi olmadığı anlaşılır biçimde besbelli. Az Önce 14 yaşındayken keşfedilen Moss, 90’ların Twiggy’si oldu. Grunge estetiğiyle şekillenen bu dönemde “heroin chic” adlı fazla kuvvetsiz imajın simgelerindendi. Yıllar, Moss’un lehine işledi ve ünlü model tesirinden hiçbir şey kaybetmedi. 90’lardan bu yanlamasına stiliyle sayısız trendin altına imzasını attı. Çabalamadan şık görünmenin kuralları hep ondan öğrenildi. Müzik festivallerinde jean şort ve plastik yağmur botuyla, Londra sokaklarında skinny jean ve babetle, partilerde vintage elbiselerle cool görünmenin mümkün olduğunu moda ahalisine dikte eden o oldu. Bugün Kate Moss ismi bir marka haline geldi. Süpermodel, Topshop ve Longchamp gibi öbür markalar için koleksiyonlar hazırlayarak kendi tarzını yakalamaya çalışanlara “a la Kate Moss” parçalar yaratıyor.
3 / 12
COCO CHANEL Coco Chanel, modanın gelmiş geçmiş en devrimci şahsiyeti. Onun devrimciliğinin emareleri, hem döneminin en aykırı tasarım fikirlerini üretmesinde hem de bu fikirlerin yıllar boyu geçerliliğini korumasında gözlemlenebilir. En büyük başarısı, kendi ihtiyaçlarından yola çıkarak kadınların gereksinimlerini keşfetmesi oldu. 1900’lerin başında kadınların kuş tüyleri, tüller ve kuru çiçeklerden yapılma abartılı şapkalar taktıklarını fark ettiğinde, onlara süs-püsten arınmış şapkalar yaratarak tasarımcılığa adım attı. Şapka tasarlayarak başlayan serüveninde ona eşlik eden büyülü kelimeden katiyen vazgeçmedi: “Sadelik”. 1916’ya kadar yalnızca iç çamaşırlarında kullanılan jarseyi dış giyime uyarladığında da, tüvit etek-ceket takımlar yarattığında da bu kelimeye sıkı sıkıya emrindeki kaldı. “Moda, şevkle ve mantıklı bir şekilde ele alınmalı. Bir elbise ne bir felaket, ne de bir yağlı boya tablodur. Kısa ömürlü ve cazibeli bir kreasyondur; baki bir şaheser yok” diyecek dek gerçekçi bir kadındı o. Günümüz modası modernizasyonunu bu realist kadına borçlu.
4 / 12
MIUCCIA PRADA Miuccia Prada, günümüz modasının gideceği yönü en iyi tayin eden moda tasarımcılarından. Prada ve Miu Miu için hazırladığı koleksiyonlarla tekrar tekrar modanın trend belirliyicilerinden olmayı başarıyor. 1985’te “sıradan” bir naylon çantaya üçgen Prada logosunu ekleyerek “it-bag” fenomenini başlatanlar aralarında yer aldığından bu yanlamasına, böylece fazla trendin fitilini ateşleyen o oldu. “Modada bir şeyi gerçekleştirdiğin anda, yeni bir şeyi düşünmeye başlaman gerekiyor. Ola Ki de bu biraz çılgınca. Bundan Böyle her gün değişimi düşünüyorum” diyen Prada, değişim yaratma mütehassısı.
5 / 12
MARLENE DIETRICH Ernest Hemingway’in “Sesiyle bile kırabilir kalbinizi. Ve daha sonra tek bir sözcükle iyileştirebilir yaralarınızı” dediği kuvvetli bir personaydı Marlene Dietrich. Beyazperdenin gizemli ve ihtişamlı ikonu, androjen bir kimliğe bürünmesine karşın sinema tarihinin seksapeli en yüksek yıldızlarından oldu. Kabarelerde sahne aldığında silindir şapka takarak maskülen görünmekten imtina etmedi. Pantolon-ceket takımlar, imajının bir parçasıydı. 1932 yılında “The Sign of The Cross” filminin prömiyerine, kavalyeleri Maurice Chevalier ve Gary Cooper gibi smokin ekip giyerek katıldığında büyük bir skandala sebep oldu. İmajı için giyindiğini tekrar tekrar vurguladı ve şöyle dedi: “Kendim, toplum, moda veya erkekler için giyinmiyorum.”
6 / 12
JANE BIRKIN Hermes’in en fazla arzulanan çanta modeline isim anneliği yapmış edinmek, Jane Birkin’in moda üzerindeki tesirini kanıtlıyor doğrusu. İngiliz aktris ve oyuncu, 60’lar ve 70’lerde bohem ve “tomboy” stiliyle modaya ilham periliği yaptı. Bambi gibi fidan gibi ve kırılgan görüntüsünü tamamlayan minicik elbiselerle de, jean pantolonlarla da aynı oranda benzersiz oldu. Kadınlar, efor sarf etmeden şık belirmek konusunda halen ondan fazla şey öğreniyorlar.
7 / 12
PATTI SMITH Patti Smith, kaleme aldığı “Çoluk Çocuk” adlı kitabında, modayla ilişkisini şöyle tanım eder: “Giyinme meselesine yaklaşımım, Yeni Eğilim Fransız filminde rol alan bir figüranınkine benziyordu. Birkaç ayrı görünümüm vardı. Mesela Dehşet Yolcuları’ndaki Yves Montand gibi kayık yaka astarlı bluz giyer ve boynuma kırmızı fular takardım. Keza yeşil tayt ve kırmızı bale pabuçlarıyla Left Bank Beat görünümüm vardı. Ya Da Audrey Hepburn’ün Olağanüstü Macera’daki halini kendime uyarlardım; uzun siyah bir süveter, siyah tayt, beyaz çorap ve siyah Capezio ayakkabılar. Hangi senaryo olursa olsun, hazırlanmak için ihtiyacım olan süre, çoğunlukla 10 dakikaydı”. Müzisyenliğinin ötesinde bir ozan olan Smith, modaya karşısında da entelektüel bir teşebbüs geliştirdi. beş parasız gezdiği yıllarda da, meşhur olduğunda da moda, onun için siklet teşkil etti. Androjen stili ve rock’n’roll tavrı, halen modaya tesir etmeye devam ediyor.
8 / 12
VIVIENNE WESTWOOD İngiliz modasının büyükannesi, sıra dışı fikirleri ve anarşist ruhuyla 70’lerden bu yana modaya radikallik pompalıyor. Londra’da punk akımının gelişmesinde başrol oynayan Westwood’un, önceleri öğretmenlik yaptığına güvenmek zor. 1965’te Malcolm McLaren’le tanışmalarının arkasında ikili, açtıkları butiklerle dönemin anarşi yanlısı gençliğine hitap eden kıyafet ve aksesuarlar sattılar. Westwood, 1981’de “Pirates” adlı koleksiyonunu podyuma yolladığı andan itibaren modanın konformizmine karşısında duracağını göstermiş oldu. Başkaldırıyı seven tasarımcı, koleksiyonlarına defalarca kostüm tarihçesinden öğeler ekliyor ve bunları umulmadık şekillerde yapıyor. Geleneksel İngiliz kumaşları tartan ve Harris tüvidi, 19. yüzyıl giyim kodunun parçaları krinolin ve korse, Westwood’un kreasyonlarını egzantrikleştirme görevini üstlenen öğelerden sadece bazıları. Moda arenasının Westwood’a özgü kışkırtıcılığa daima ihtiyacı var.
9 / 12
PHOEBE PHILO Birkaç sezondur Celine markasının modada yarattığı gözle görülür etkiyi, 2001 -2006 yılları aralarında Chloe markası gerçekleştirmişti. Her iki olayın iki taraflı noktası, bu markaların tasarımcılığını üstlenen Phoebe Philo adlı mucize. Önce, “babydoll” elbiseler, bebe yakalı bluzlar, kloş eteklerle kadınlara “girlie” estetiği aşıladı Philo. Gerisinde kariyerinin zirvesindeyken Chloe’den ayrıldı. Mazareti günümüzün kariyer kadınlarından beklenmeyecek ölçüde naifti. Philo, çocuğuyla daha çok vakit vermek istemişti. Neyse ama, moda dünyasıyla ayrılığı çok uzun sürmedi. Geri dönüşüyle birlikte bu defa Celine, modanın spot ışıklarını üzerine çekti. Philo’nun “girlie” kadınları, yerlerini “hakiki” kadınlara bıraktılar.
10 / 12
JEANNE LANVIN 20’li ve 30’lu yıllarda modanın modernleşme süreci sürat kazanmışken Jeanne Lanvin, geleneksel ve romantik moda anlayışıyla varoldu. Lanvin markasının gelenekçi yaklaşımı, logosunda da kendini gösterdi. Jeanne Lanvin’in kızına elbise giydirirken resmedildiği logo, halen markanın devlete ait logosu olarak kullanılıyor. Jeanne Lanvin’in en büyük ilham kaynaklarından olan kızı, tasarımcının anneler ve kızları için koleksiyonlar hazırlamasında etkin oldu. Göğüs bölümü vücuda oturan, etekleri kloş şekilde tasarlanan “robes de style”, Lanvin’in modaya kazandırdığı en önemli icatlarındandı. Markasına, parfümden iç çamaşırına, dekorasyon objesinden erkek kıyafetine değin pek fazla öbür parçayı dahil etmesi, yaratıcılığının yanında kıvrak zekalı bir iş kadını olduğunu da ispatladı.
11 / 12
ANNIE LEIBOVITZ Annie Leibovitz çektiği yüzlerce portre ve moda fotoğrafıyla, modanın görsel lisanını zenginleştiren tek tek fotoğrafçı. 70’li yıllarda Rolling Stones dergisi için her deklançöre basışı, onu muhteşem bir üne kavuşturdu. Ölümünden saatler önce John Lennon’u anadan doğma bir şekilde Yoko Ono’ya sarılmışken fotoğraflayarak ismini kült statüsüne taşıdı. Dergi için çalıştığı 10 yıl süresince bütün 142 kapak çekti. 1982’de Vanity Fair Dergisi ekbine katıldı ve doygun renklerdeki gerçeküstücü fotoğraflarıyla bu dergiyi de ihya etmeye başladı. 1991’de hamile Demi Moore’u anadan doğma kapağa taşıması, Leibovitz ismini bir fenomene dönüştürdü.
12 / 12
MADELEINE VIONNET Madeleine Vionnet, Belle Epoque döneminin korse ve bir sürü düşüncesiz detayla bayan vücudunu cendereye sokan elbiselerini reddeden bir tasarımcı oldu. Verev kesim tekniğinin duaeni kabul edilen Vionnet’nin moda anlayışı, varolan kurallara başkaldırıp kadın vücudunu özgürleştirmekten yanaydı. Bunun için de, elbiselerin kesimleriyle işinin ehli bir şekilde deneyler yapmaktan hiçbir vakit kaçınmadı. Çizim yapmayan Vionnet, tahta bir oyuncak bebek kullanarak elbise modellerine karar verirdi. Vücudun bir parçasıymış izlenimi veren sıvı elbiselerde, verev kesimler ve drapelelerle mucizeler yaratmayı da bu sayede başardı. “Bir ressamdan ziyade heykeltıraşım. Renklerden çok formlara duyarlıyım” diyerek moda tarihindeki ayrıcalıklı yerini aldı.
Henüz yorum yapılmamış.