Mutsuz çocukluk obezite nedeni

Dünya Sıhhat Örgütü’nün küresel çapta “halk müziği sağlığı sorunu” olarak nitelendirdiği çocukluk travmalarının obeziteye de yol açabileceği tezi, sağlık durumu ve gıda uzmanlarının son zamanlarda en çok üstünde durdukları konu olarak dikkat çekiyor. Çağın en büyük sorunlarından biri olarak kabul edilen obezite konusunda yapılan incelemeler arttıkça soruna yol açan etkenler de teker teker ortaya çıkıyor.

Çalışmalar ne diyor?

Dünyanın önde gelen üniversitelerinin yaptığı araştırmaların desteklediği tez, sadece ilgililer göre değil hükümetler kadar da ciddiye alındı ve alarm zillerinin çalınmasına yol açtı. Obezitenin çocukluk travmalarına emrindeki olarak geliştiği yönündeki düşünceleri destekleyen araştırmalardan biri Florida Üniversitesi tarafından gerçekleştirildi. Bu araştırma, ebeveynleri boşanmış olan çocukların sosyal ve psikolojik sorunlarla birlikte duygusal eksikliklerini yemek yemek yiyerek karşılamaya çalışmalarından nedeniyle obezite problemi yaşadıkları sonucunu da ortaya koydu. Pensilvanya Üniversitesi’nin yaptığı çalışma ise çocukluk çağındaki negatif deneyimlerin ayrıca depresyona ayrıca obeziteye keza de her ikisine birden yol açtığını tespit etti.

Başkent Üniversitesi 2015 yılında yaptığı ” Çocukluk Çağı Travmalarının Erişkin Dönem Obezitesi İle İlişkisinin Belirlenmesi” adlı çalışmasında çocukluk çağı travmalarında ileri yaşlarda ortaya çıkabilen psikiyatrik bozukluklar esas; disosiyatif bozukluklar, kişilik bozuklukları, içki-madde kullanımı ile ilgili bozukluklar, duygu şart bozuklukları, anksiyete bozuklukları, somatoform bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu ve dağıtılmış yeme bozuklukları olduğu belirtmektedir. Bu araştırma ile çocukluk çağı ruhsal travmaları ile erişkin dönem obezitesi, sigara tüketimi, fiziksel hareketsizlik gibi risk etmeleri ve yürek, akciğer, karaciğer hastalıkları, müşteri 2 şeker hastalığı ve bunalım sıklığı arasında ilişki olduğu bildirilmektedir.

Gerginlik, endişe ve bunalım bağlantısı

Beslenme Uzmanı Emre Uzun, yıllardır sürdürülen psikolojik analizlerin obezite ile stres, anksiyete ve bunalım arasındaki bağlantıyı açığa çıkardığını, yapılan son araştırmaların da bu bağlantıyı net bir biçimde desteklediğini belirtti. Çocukluk dönemi travmalarında bilhassa kazalar, doğal felaketler, tacizler, ihmaller, boşanmalar ve kötüye kullanımların ilk önce geldiğini hatırlatan Emre Uzun, bu listenin, çocukluk travmalarının kökeninde ailesel faktörlerin önemli rol oynadığını kanıtladığını vurguladı. Diyetisyen Emre Uzun, boşanmış ebeveynlerle ilgili yapılan araştırmaların, bu çiftlerin çocuklarının pek çok travmaya uğrayabileceğini ve bu travmaların etkilerinin reşitlik döneminde de kendini gösterdiğini belirlediğini anlattı.

Obeziteye yol açan en kayda değer etkenlerden biri olan fazla yeme isteğinin genel olarak stres, sevgisizlik, yalnızlık gibi olumsuz duygulardan kurtulma arzusundan kaynaklandığının bilindiğini anlatan Emre Uzun, bu nesil olumsuzluklarla karşılaşan bireylerin çoğunlukla şekerli ve yağlı gıdalarda teselli aradığının ise giz olmadığını söyledi. Diyetisyen Emre Uzun, gevşemek için yeme davranışının bilhassa karın bölgesinde yağlanmaya yol açtığını, bu davranışın sık tekrarlanmasının obeziteyi hızlandırdığına uyarı çekti.

Türkiye de alarm veriyor

Obezitenin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük risk teşkil etmeye başladı. Nitekim Türkiye Ahali Sağlığı Kurumu, Obezite, Şeker Hastalığı ve Metabolik Hastalıklar Daire Başkanlığı’nın araştırmaları, ülkemizde yetişkinlerde obezite görülme sıklığının erkeklerde yüzde 20,5, kadınlarda yüzde 41,0, toplamda ise yüzde 30,3 olduğu açığa çıktı. Çocukluk travmalarıyla ilgili en net istatistikler ülkemizde ebeveynlerin boşanması konusunda tutuluyor. TÜİK’e tarafından 1992 yılında 27 bin 133 çift boşanmışken, 2016 yılında ise bu rakam 126 bin 164’e ulaşmış durumda. Boşanmaların yüzde 39,1’i evliliğin ilk beş yılında, yüzde 21’i 6-10. yıllar arasında gerçekleşirken, boşanan çiftlerin takriben üçte ikisinin ise çocukları bulunuyor.