Su içememenin zararları neler? Kronik hastalıkları tetikliyor!
İnsan yaşamının manâlı bir kısmını oluşturan su tüketimi erişkin dinç bir insanın sıradan ceset ağırlığının %50-70’ini oluşturuyor. Beykoz Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Y. Birol Hürmet, vücut suyunun yaklaşık %20’ini kaybettiğinde yaşamın tehlikeye girdiğinin altını çizerek yeterli su tüketimi yapılmadığı taktirde kronik hastalıklarım oluşumunu tetiklediğini belirtti. Su içememenin zararları neler? Su neden kayda değer? Suyun faydaları neler? İşte dinç bir yaşam için oldukça kayda değer olan su tüketimi hakkında bilinmesi gerkenleri haberin devamında bulabilirsiniz.
Sıcak yaz günleri geride kalırken su tüketimi de düşmeye başladı. Adi sağlıklı bir vücuda sahip bireyin beden ağırlığının % 50 – 70’inin sudan oluştuğunu belirten Prof. Dr. Y. Birol Saygı, beden suyunun % 20’si kaybedildiğinde yaşamın tehlikeye gireceği konusunda uyardı. Susama hislerinin fazla kayda değer olduğunu anlatan Saygı, “Sadece susayınca su içilmemeli. Su yerine içilen öteki sıvılar dudak kuruluğunu geçirdiği için kronik susama yaratıyor. Keza, günümüzde fazla uğraşı de susuzluğu unutturuyor” diyerek susuzluk duygusal olmadan da su içilmesi gerektiği konusunda uyardı.
Kavurucu sıcak yaz günleri geride kalırken jurnal su tüketimi de gitgide düşüyor. Suyun dinç yaşamak için gerekli gıdaların başında geliyor. Yemek Yemek yemeden uzun vakit yaşanabildiğini oysa su içmeden birkaç günden fazla yaşamanın muhtemel değildir. İnsanların gövde suyunun % 10’unu kaybettiklerinde yaşamlarının tehlikeye girdiğini, % 20’sini kaybettiklerinde ise ölümün olduğunu ifade eden Saygı, “Bir insanın susama şehvetli ile su ihtiyacını ayarlayabileceği düşüncesi, çocukluk çağı için içten olsa da ileri yaşlar için geçerli değildir. Susuzluk hisleri önemli ölçüde köreldiği için bilhassa yaşlıların farkına varmadan susamış kalma tehlikeleri büyüktür” dedi.
Su İhtiyacını Karşılamak İçin Sıcak Şeyler İçmeyin!
Çoğunlukla çoğu kişinin yeteri değin su içmediğinin altını çizen Saygı, bu nedenle vücudumuzun tam anlamıyla görevlerini yerine getiremediğini ve farklı alanlara yönlendirilmiş kronik hastalıkların ortaya çıktığını söyledi. “İnsan ne kadar susuyorsa o kadar su içmeli” önermesinin de ilk bakışta fazla akılcı geldiğini ama durumun hiç de göründüğü gibi olmadığını söyleyen Hürmet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yalnızca hayatı sürdürebilecek dek su içmek sağlıklı bir yaşam için yeterli değil. Birçok insan tatmin edici istikrarsız aldığını düşünse de bu dürüst değil. Eğer yeteri kadar su içilmiyorsa ya da su yerine şekerli sıcak içecekler (kahve, nehir), gazlı meşrubatlar, enerji içecekleri gibi su kaybettiren osmotik yükü fazla sıvılar içiliyorsa kronik susuzluğa maruz kalınıyor. Bu müşteri içecekler dudak kuruluğunu geçirdiği için susama hissedilmiyor. Keza, günümüzde aşırı uğraşı insana susuzluğunu unutturabiliyor.” açıklamasını yaptı.
Sıradan Dinç Bir İnsanın Vücudunun %50-70’i Su!
Alışılagelmiş dinç bir yetişkinin beden ağırlığının sıradan olarak %50-70’ini su oluşturmaktadır. Hürmet, şu bilgileri verdi: “Yeni doğanda bu oran % 80 düzeyinde iken 1 yaşında % 65 düzeyine iniyor. Erişkin erkeklerde % 60 ve yetişkin kadınlarda % 50 iken yaşlı erkeklerde % 50 – 55 ve ihtiyar kadınlarda % 45 – 50 düzeyinde oluyor. Obezitede bu oranın % 10 – 20 aşağısı görülüyor. Kökeni ne olursa olsun gövde sıvılarının hacminin değişmesi, içerdiği elektrolitlerin ve yoğunluğunun azalması veya çoğalması, asit-baz dengesinin bozulması gibi durumlar metabolizma için çoğu kez önemli bir korkutma oluşturuyor. Bireylerin kişisel özelliklerine göre jurnal su kaybı 2-2.5 litredir. Vücuttan su kaybı idrar, gaita, terleme ve solunum yolu ile olur. Günlük kaybedilen bu suyun mutlaka yerine konması gerekir. Vücutta su olmazsa metabolizmada hiçbir tepkime gerçekleşmez hayat biter. Yerine koymadığımız su miktarı metabolizmayı zorlamamaktadır.” dedi.
Henüz yorum yapılmamış.