Şuan moda için sizi buradan alıp doğuya, çok uzaklara götüreceğim. Rotamız Japonya. Sizi alıp Japonya ’ya götürdüm evet ama nereye vazgeçeyim? Değişik olanı görmek dediysek ‘Harujaku ’ya merhaba deyin…
Bıdı bıdılarıma burada sonra verirken, gözünüze enteresan ve absürt gelen Harujaku modası hakkında kulağınızda kalabilecek, fikrinizi yumuşatabilecek bir şeyler anlattığımı umut ediyorum. Emo ’ değil bunlar bunuda ilave etmek istiyorum. Her neyse; dünya moda mevzusunda hudut tanımazken, japonlar eksantrikliklerini her yere bulaştırırken bunu kaçırmak olmazdı, tanımamak olmazdı. Dünyaya gözünüzü açın, kabul edemesenizde. Görüşeceğiz tekerrür Bana sabredebilirseniz YAZARKEN NE DİNLEDİM?
Ofenbach-Be Mine
Milky Chance-Blossom
Norah Jones-Carry On
Saint Motel-My Type
Jamiroquai-Automaton
Cero-Summer Soul
The Fin-Night Time
Modadan Daha Aşırısı Belki çok iddialı olacak ama dediklerimi arttayım sevgili okuyucu ‘Harujaku ’da modadan daha aşırısı var.
Türkiye ’de giyip caddeye çıkmaya cesaret edemediğimiz şeyleri üzerine basa basa, göstere göstere giyiyorlar. Moda cesaret işi değil mi zati? Dingiller hizasında değil, olan dingil dışına çıkıp kendi yörüngeni çizebilmek… İşte bütün olarak moda bu. Ve onlar bunu yapıyor. Peki yalnızca gençler mi? Hayır. Peki yalnızca bayanlar mı? Moda deyince bir haylinizin usuna ‘bayan ’ geleceğinden bu kusura düşmeyesiniz diye belirtiyorum. Bayan, erkek ve ötekileri… Harujaku ’nun modasını inşa edip, dünyaya hükmediyor.
Nedir peki bu değişiklik niyeti? ‘Suratların Kargaşayı’ Büyük şehirlerin cinsli cinsli suratı vardır. Yeni, daha önceki, mimari, sanatsal, ananesel, çağa uygun, teknolojik, zengin, fukara… Liste uzar gider. Tokyo gibi şehirler bu cins özellikleri bir arada barındırır. Cemiyet ise tüm bu suratların ortak bir paydada buluşmaya çalışmasından oldukça etkilenir ve bu kargaşayı dışavurur. Benim Harujaku modasına yorumum bu, Japonlar bu karmaşayı modaya dökünce ortaya ‘Harujaku modası ’ çıkmış.
Burada yalnızca Harujaku kentinin modasından bahsedeceğiz. Zira Tokyo ’nun değişik bölgelerinin modayı yansıtma biçimi çok değişik. ‘Suratların Kargaşayı ’ demiştik öyle değil mi canım okuyucu…
Muhteşem Bir Moda Kâinatı Size Meiji ’den bahsetmezsem Meiji ’ye ayıp olur. Zira Japonya ’nın evrilmesinin yapıtaşlarından biri bu imparator. Ha şimdi diyeceksiniz ki ‘Modayla imparator ne ilgisi var? ’ Haklısınız tamam ama var bir ilgisi. 1868-1912 seneleri arası İmparator Meiji yarıyılıdır. Bu yarıyıla Meiji Onarımı denir. Bir ekip reform hareketleri olmuş bu yarıyıl, başka bir deyişle kavrayacağınız Meiji kafayı bozmuş. Ben yalnızca reformlarından birini misal sunacağım canım okuyucu; ‘Giyim kuşamda batının misal alınması. ’ Bence şuan bütün olarak tasamı anlatabildim. Doğunun merkezi olan bir ülkenin, kalkıp giyimde kuşamda batıyı misal alması tabi ki bir karmaşa oluşturur. İlk yarıyıllarında her ne kadar topallasa da, şuan size ‘Harujaku ’ modası diye kıvarana kıvrana anlattığım akımı esasları bu yarıyıllarda atılmış.
Yaramış mı? Yaramış…
Peki nereden geliyor bu akım?Meiji ’den değil yalnızca. Bir çıkış noktası vardır elbette dediğinizi dinler gibiyim. Şöyle ki; 1980 ’lerde Omotesando caddeyi, pazar günleri trafiğe kapatılırmış. Bahsettiğimiz bu caddede çeşit çeşit giyim mağazaları var. Böylece pazar günleri gençler buraya akın edip cadde sanatçılarını izliyorlar. Zamanla Omotesando sanatın, performansın ve yaratıcılığın merkezi haline geliyor ve ortaya eşsiz stiller çıkmaya başlıyor. Durduk yere mi çıkıyor? Hayır. Sokak üzerinde bulunan dünyaca şanlı moda markalarına baş kaldırı olarak çıkıyor reelinde. 1980 ’lerden 10 sene daha geriye gidelim. Reelinde Japon moda kâinatı her zaman olağandışı bir çizgide izlemiş. 1970 ’lerde Kenzo Takoda ve Issey Miyake gibi tasarımcılar gizeme dışı kalıpları, karanlıkları, asimetriği birleştirip yarattığı balansı podyuma taşıyarak batıyı da zati tesiri altına almaya başlıyor.
Zira batı ne kadar misal alınırsa kendi kültürleri o kadar can vermeye mahkum oluyor. Harajaku ’lu gençlerde baş kaldırı burada başlıyor.
“Anlamsızlıktaki anlam” olarak adlandırdıkları modaları, içlerindeki değişik ruhu ve kendi kültür unsurularıyla birleştirdikleri ve bu izleri dışavurdukları bir sivil başkaldırı. Alışılmışın dışında giyinen bu insanlar, dünyada var olan moda akımlarını tenkit etmek, banallikten çıkıp orijinalliğe suratlarını dönmek için, kendi moda akımlarını yaratıyorlar. Görenlere “Vay canına!” dedirtecek kadar da uçlarda olmayı beğeniyorlar. Gidişat artık öyle bir hal almış ki, artık mağazalar ne satacaklarına karar vermiyor, gençler mağazaların ne satması gerektiğine karar veriyor. Dünyaca şanlı modacılar bu akımı ucuz, vasat, absürt görüyorlar. Yeniden de Harajaku akımı giyimde bir devrim olduğu kabul gördü. Ve gençler akımlarını dünyaya yaymaya koşullanmış bir şekilde, her geçen gün daha uç noktalara vararak kendilerini koşullandırmış görünüyorlar.
Ne Giyiyorlar? Nasıl Giyiyorlar? Yazıya başlarken atttığım bir ara başlık, reelinde nasıl giyindiklerini özetliyor ‘Kat Kat Giyinip Lahana Olmakla Moda Akımı Arasında Bir Yerlerde ’.
Şehrin moda sokağı olarak nitelendirilen Shibuya sokağı, birbiri arkasına şanlı markaların mağazaları ile dolu. Kimin umrunda ki? Harajaku modası gençleri Haute Couture ’den daha çok Street Couture ’e yakın olduklarından ve bunu en ucuz en kitsch materyallleri seçim ettiklerinden, ne kadar şanlı marka olursa olsun umurlarında olmuyor.
Harajaku ’da iki giyim kaideyi var, iyi dinleyin. ‘Mix&Match ’ ve ‘Layering ’… Mix&Match farklı parçaların kombinlenmesi, layering ise kat kat giysiler, bol aksesuarlar, ilginç makyajlar demek. Bunları yapıyorsanız sizde bizdesiniz dememeleri için hiçbir neden yok. Ama Türkiye ’de yaparsınız garanti veremem. Kıyafetler genellikle kat kat giyiliyor, mağazadan alındığı gibi kullanılmıyor, modifiye gereklilik gibi bir şey. Üzerine sos olarakta bol aksesuar. Misal isterseniz; punk giysilerin viktorya yarıyılı elbiseleriyle match edilip bunların mektep elbiseyi üzerine giyilmesi gibi. Anlatması güç evet farkındayım.
Zira gençler tek bir stile sahip değil. Mesela Gosu rori; viktorya yarıyılı porselen bebeklerine yollama yapan bir stil. Bol bol beyaz fondoten evet gerçekten bembeyaz, romantik ötesi kıyafetler Jane Austen romanlarındaki gibi veya Yamanba. Beyaz farlar, beyaz dudak boyasılar, beyaz lensler… Bunlar yalnızca ikisi. Gothic lolita, punk cosplay, ganguro, decora, kawaii diye yazmaya başlarsak o liste öyle gider. O surattan esasta kalın sevgili okuyucu. Ama son bir ipucu İslami Harujaku dahi var. alın size yeni bir ebat. Hadi çıkın çıkabiliyorsanız işin içinden…
Cosplay ile ayrışma zamanı!
Cosplay ’i öğrenir misiniz? Muhtelif aksesuarlar ve kostümler kullanılarak anime, manga, film ve kitaplardaki veya cosplay sanatçısının kendi yarattığı kişiliklerin taklit edildiği kostüm ve performans sanatı. Harujaku modasınıda azıcık görmüş oldunuz… Sıklıkla karıştırılan gidişat şu, Harujaku modasıda reelinde cosplay mi? Hayır değil kesin bilgi, yayalım… Zira cosplay Japonya ’a bir sanattır, şenlikleri yapılır.
Bir düsturu vardır. Fakat Harujaku modasında bu unsurlardan en küçük bir zerre yok. Zira caddenin modası insanların kafasına göre değişiyor. Bazısı kostüm partisine gider gibi, bazısı bakkala gider gibi… Ayrıştıkları nokta bütün olarak bu; cosplay sanattır Japonlar için, Harujaku modası ise bir akımdır…Lütfen ayrıştıralım, karıştırmayalım. Eş olduklarını Harujaku ’da bir yerlerde söylerseniz kim kurtarır sizi öğrenmiyorum…
Tesiri Amerika ’da
Şarkıcı Gwen Stefani solo albümü “Love Angel Music Baby ’i çıkarırken esin kaynağı olarak Harujaku ’yu almış, hatta Harujaku girls isminde bir şarkısı dahi bulunmakta. Albüm promosyonu yarıyılında bol bol harujaku modası haresi altında sahne aldığınıda belirtmeden geçemeyeceğim.
Serbestlik, deneysellik ve baş kaldırı ‘Yaşasın ana akıma başkaldırı! ’
Kolay değil; ana akımı hiçe saymaya cesaret edebilmek.
Harujaku bunu yaptı. Emel değişik giyinmek değil, emel ‘biz sizin ana akımınızın parçası olup kendimizi çarklara teslim etmeyeceğiz ’ demek. Bunu benimsemek, ruha ayak uydurabilmek… Senelerdir bunu yapıyorlar ve istediklerini elde ediyorlar.
Ana Akımdan uzaklaşırken, ana akımın kendisi olmak
Her ne kadar başkaldırı modası çıkarsalarda, günümüzde Harujaku modası öyle bir hal aldı ki, şanlı modacıların rüküşlükle yaftalamasına karşın, ana akım unsuru olmak yolunda ilerliyor. Riya seviyeleri umman seviyesi olan modacılar Harujaku ’den esinlendikleri herşeyi kendi çaplarında modifiye ederek podyuma taşımaya başladılar dahi. ‘Bir gün her canlı ana akımı tadacaktır ’ lafına istinaden, Harujaku ’nun evrildiği süreç kendi tabanından kaymaya, değişik bir noktaya ilerlemeye başladı. Üzücü mü? Netlikle 70 ve 80 kuşağı japonlarına yazık yahu! Uğraş, didin, başkaldırı et ve netice ‘çarka yine karış ’, kendinize gelin….
.
Henüz yorum yapılmamış.