Aç kalarak zayıflayamazsınız

Bilhassa vücut yapısı çabuk yağ yapmaya ve kilo almaya müsait olan bireyler günümüzde beden ölçülerinden şikâyet ettiklerini vurgulayan Beslenme Uzmanı Bahadır Bilir, “Kilo verseniz de vücudunuzdaki yağlanma hatta özellikle göbek ve bel çevrenizdeki yağlanma geçmeyebilir. Bu yağlanmaların aşağı yatan belli başlı sorun ayrıntılarıyla besin düzeniyle ilgilidir. Fazla kilolu bireylerin yağlanma sorunu yanlış zayıflama yöntemlerinden, kilosu pozitif olmayanların ise beslenme düzensizliğinden kaynaklanmaktadır ve temelde sebebi de aç kalmaktır” dedi.

Metabolizma, kişinin besin düzenine kadar hızını arttırıp azaltabilir

Aç kalmanın metabolizma hızını etkileyen bir etmen olduğunu bildiren Bilir, “Metabolizma hızı kişinin günlük yaktığı enerjiyi belirler. Yani aynı tepe, benzer kiloda yer alan ve benzer hareketliliğe sahip iki kişiden birinin metabolizma hızı fazla diğerinin az ise bu iki birey aynı kalori ile hazırlanmış bir zayıflama diyetine girdiklerinde metabolizma hızı artı olan diğerine kadar daha çok kilo verecektir. İnsan metabolizması, kişinin beslenme düzenine kadar hızını arttırıp azaltabilir. Örneğin bir kişi uzun zaman aç kalırsa vücut koruma içgüdüsü ile metabolizma hızını yani yaktığı enerji miktarını düşürerek elindeki enerjiyi daha uzun süreli kullanmaktadır. Uzun süreli açlığa sürekli maruz kalan metabolizma bu sürenin arkasından tüketilen gıdaları vücudun en büyük enerji deposu olan yağ olarak depolamaya yönelir. Çünkü özlem tekrar geldiğinde yağ deposu, kas ve öteki enerji depolarından daha iyi bir kaynaktır” şeklinde konuştu.

Metabolizmanın bu hareketlerinin, yaşamımızı sürdürmek için vücudumuzun oluşturduğu bir koruma içgüdüsü olduğunu vurgulayan Bilir, “Metabolizmamız uzun süreli açlığa dayanabilmemiz için kendini yavaşlatıyor ve enerjiyi bereketli kullanıyor” ifadelerini kullandı.

Uzun süreli açlığın ardındaki tüketilen ilk öğün yağ olarak depolanıyor

Metabolizmanın, uzun süreli açlık sonucunda karın yağlanmasına niçin olduğunu sıralayan deneyimli diyetisyen, “Bilhassa son yüzyılda gelişmiş toplumlarda besine varmak için gereken fiziksel çabanın azalması, alınan artı enerjinin yakılmasını engelliyor. Tüketilen besinlerin kalori miktarlarının artan bir şekilde artışı fazladan enerji deposu oluşturuyor. Yemek Yemek tüketmeye ayrılan vaktin azalması ve buna emrindeki olarak fastfood diye tabir ettiğimiz çabuk tadımlık gıdaların tüketiminin artması alınan kaloriyi arttırıyor. Uzun süreli açlığın yanında gelen eksik somut aktiviteye karşılık metabolizma kendini yavaşlatmaya devam ediyor. Vücudumuz, uzun süreli açlığın ardından tüketilen birincil öğünü yağ olarak depoluyor” diye konuştu.

Güne mutlaka kahvaltıyla başlanmalı

Bu süreçlerin ardı ardına gelmesinin şahısların çelimsiz veya şişman olmaları fark etmeksizin bölgesel olarak yağlanmaya sebep olduğunu açıklayan Bilir, “Eğer kahvaltı öğünü atlanırsa, geceden gelen açlıkla birlikte koruma içgüdüsü devreye girer ve metabolizmayı yavaşlatır. Bu yüzden güne mutlaka kahvaltıyla başlanmalı. Kahvaltının ardındaki öğlen ve akşam yemekleri mutlaka tüketilmeli. Başlıca öğünlerin aralarında, aç kalmayı ve kan şekeri dalgalanmalarını önleyecek minik ve sağlıklı atıştırmalıklar eklenmeli. Çalışma şartlarının zorunlu kıldığı hareketsizliğe karşın kişi kendine uygun bir fiziksel aktivite bulmalı. Tüm beslenme önerilerinin olmazsa olmazı su tüketimi günlük ortalama 12-13 su bardağı olmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.