İşte 2019’un gıda trendleri
Tüm canlılar için en temel ihtiyaçlardan biri olan gıda ihtiyacı, yıllar içinde değişen koşullarla birlikte çoğu farklı tarz yarattı. Özellikle sosyal medyanın hayatımızda kapladığı yer arttıkça trendlerden de çok basit etkilenir olduk. Çoğu insan “dinç gıda” kaygısı taşımaya başladı ve birçok yeni yöntem gün yüzüne çıktı. Sofra/Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan, yeni dönem gıda trendlerini anlattı.
Yaşam tarzımızdaki değişikliklerle birlikte en esas ihtiyaçlarımızdan biri olan gıda alışkanlıklarımızda da köklü değişimler oldu. Zorlu ve stresli iş hayatı, trafik, lekeli hava, genellikle hayat şartlarının zorluğu bu değişimde büyük rol oynuyor. Süratli dijitalleşme ve sosyal medyanın da yaygın irtibat ve etkileşim sebebiyle trendlerin belirlenmesinde önemli etkisi var. Günümüzde çoğu besin trendi olsa da yapılan araştırmalar her zaman benzer noktada birleşiyor. En iyi besin şekli, kişinin hayat tarzına en uygun ve sürdürülebilir beslenme şeklidir. İşte 2019’un gıda trendleri…
Organik besin her dönemin trendi
Organik beslenme doğrusu yeni bir trend yok, çok uzun zamandır çoğumuzun hayatında. Ve organik beslenmeye itina gösteriyoruz. Bu stil beslenme yeniden birincil sıradaki yerini koruyor. Fakat günümüzde organik gıda bulmak ve bulduklarımıza itimat etmek epeyce kuvvet. Bu gıdaları satın alırken organik gıda sertifikalarının olmasına dikkat etmemiz gerekiyor. Organik gıdalar, hiçbir kimyasal madde, sentetik ve iyonlayıcı radyasyon gübre kullanılmamış, genetiği değiştirilmemiş gıdalardır. Organik gıdaların yetiştiği topraklar günümüzde uygulanan metotlardan %50 daha fazla vitamin, mineral ve diğer beslenme öğelerini içeriyor. Hem organik gıdalar daha yüksek antioksidan kapasitesine sahip. Dolayısıyla bu gıdalar çağımızın vebası kansere karşı koruyucu tesir gösteriyor ve rahatsızlık oluşma riskini azaltıyor.
Intermittent fasting
Intermittent fasting, son dönemlerde kilo tahsis etmek ve sağlıklı yaşamak için çoğu birey kadar uygulanan bir yöntem haline geldi. Bu yöntemde bilinçli ve planlı olarak öğünler atlanıyor ve oruç pencereleri oluşturuluyor. En çok tercih edilen iki modeli; “belirli aralıklarda besin” ve “2 öğün atlayarak 24 saat aç kalmak”. İlk yöntemde 4,6 veya 8 saatlik tokluk periyotları var. Yani 24 saat içinde 16 saat aç kalıp 8 saat yemek yenilebilir. Öteki yöntemde ise bir gün normal beslenip diğer gün aç kalınır. Oysa yapılan çalışmalar bu besin tarzının diğer kalori kısıtlı diyetlerden daha etkili olduğunu veya daha artı ağırlık kaybı sağladığını göstermiyor. veya sporcular için performans artırıcı olduğu kanıtlanmamış. Intermittent Fasting’de en uygun yöntem 16/8 yöntemi ancak bu gıda tarzı hakkında daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç var.
Ketojenik diyet
Ketojenik diyet başlangıçta 1920’li yıllarda epilepsi tedavisi için kullanıldı. Günde 50 gr.’dan daha eksik karbonhidrat tüketimini gerektiren bir gıda şekli. Bu diyette karbonhidratın yerini yağlar alıyor ve yüksek yağ, düşük karbonhidrat, orta derecede protein içeriyor. Yani doğrusu bu perhiz bilinenin tersine yüksek proteinli bir perhiz yok. Kanda uzun zaman keton cisimciklerinin bulunması ketozis durumuna, bu şart ilerlerse de ketoasidoza neden olabilir. Hem yüksek protein ve yağ içeren diyetler kalp, böbrek ve kemik sağlığı için tehlike oluşturuyor. Yani ketojenik diyet bir zayıflama yöntemi olarak kesinlikle kullanılmamalı.
Glutensiz besin trendine uyarı
Son dönemde çoğu kişi gluten hassasiyeti olmasa bile glutensiz besin tarzını benimsemiş durumda. Hatta bu tarz gıda bir dönem ciddi bir artma gösterince araştırmacılar çölyak hastalığı (gluten alerjisi) olmayan bireylerde glutensiz beslenmenin teşvik edilmemesi gerektiğini izah etmek durumunda kaldılar. Gluten, buğday, arpa, çavdar gibi bir takım tahıllarda doğal olarak bulunan bir proteindir. Doktorlar tarafından glutensiz beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmesi gereken kişiler dışarıda perhiz yaparken glüteni hayatından çıkaran kişilerde, yürek hastalıkları riskinin arttığı gözlenmiştir. Nedeni ise bütün tahıllı gıdaların gluten dışarıya lif, vitamin ve mineral gibi çoğu besin öğesini de içermesidir. Diyette bu gıda öğelerinin beceriksiz kalması da yürek hastalıkları riskini artırıyor. O nedenle vücudumuzu tanımadan ve hekim görüşü almadan yalnızca trend olduğu için beslenme şeklimizi değiştirmemiz gerekiyor.
Vegan ve vejetaryen beslenme
Ülkemizde vejetaryen beslenme epeyce yaygın. Son dönemlerde buna vegan beslenme de eklendi. Peki bunlar ne çağırmak? Vejetaryen gıda tarzını benimseyen kişiler, hayvansal kaynaklı (et, balık, kümes hayvanları vb.) gıdaları tüketmiyorlar. Fakat yumurta, süt ve süt ürünleri gibi hayvansal bir takım gıdaları tüketiyorlar. Vegan beslenme tarzındaysa, hayvansal hiçbir gıda tüketilmiyor. Et dışarıda yumurta, bal, süt ve ürünleri gibi hayvansal hiçbir gıdanın diyette yeri yok. Bu iki beslenme biçiminde de meyve, sebze, bütün tahıllar ve nebati proteinler yoğun olarak tüketildiği için bağışıklık sistemi güçleniyor. Çoğunlukla yürek-damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, obezite ve bazı kanser türleri vejetaryen ya da vegan beslenenlerde vejetaryen/vegan olmayanlara tarafından daha eksik rastlanıyor. Fakat bu besin tarzı defalarca fazla sağlıklı bir gıda tarzı anlamına gelmiyor. Bu kişiler dönem dönem kan tahlili yaptırmalı ve gıda öğelerinin yeterli alımına uyarı etmeliler.
Henüz yorum yapılmamış.