Damla Sönmez: Dizilerdeki aşk gerçekçi yok
Kanal D’nin sevilen dizisi Güllerin Savaşı dizisinin başrol oyuncusu Damla Sönmez oyunculuk ve özel hayatına dair bilinmeyenleri anlattı.
Milano’daki ödülü aldıktan sonra ilk ne yaptınız?
Film ekibiyle bir mekanda minik bir anma.
“Oyunculuğu ödül için yapmayın”
Böyle bir ödül kazanınca ardından neler oluyor?
İlk Altın Portakal ödülünü kazandığımda 22 yaşındaydım. İkinci sinema filmimdi. O zamanlar sinemada oynama hayalini düzenlemek bile benim için koskocoman bir şeyken festivale yeralma ve üstüne ödül edinmek sürpriz oldu. Ödüller insanı çok onore ediyor. Fakat kariyerinizi bir ödül üstüne kuramazsınız. Onu kenara koyup yolunuza devam edeceksiniz. Oyunculuğu ödül kaygısıyla yaparsanız enerjinizi yanlış şeye harcarsınız.
“Çok önemli rekabet var”
Fark edilmeniz kolay oldu mu?
Bu sektörde fazla ciddi rekabet var… Açıkçası ben rekabeti fazla pozitif görmüyorum, düşünmüyorum… 16 yaşından beri hayatımda oyunculuk var. Okurken de tiyatroda asistanlık yapıp dizide oynuyordum. Hayatımda yalnızca okul ya da set ya da tiyatro olmadı.
Fransa’da tiyatro eğitimi aldınız. Şansınızı orada denemeyi hiç düşündünüz mü? Böylece bir ihtimal de var mıydı?
Gerçekte orada bir menajerle görüştük. Fakat 18 yaşındaydım, ailemden ilk uzak kalışımdı. Açık Konuşmak Gerekirse kendi dilimde profesyonel bir iş yapmadan oyunculuğu başka bir dilde yapmak istemedim.
Sorbonne’da eğitim size ne kattı?
Orada aldığım eğitim dramaturji üzerineydi. Fazla fazla sahne dersimiz yoktu. Döndükten sonradan oyunculukla ilgili workshop’lara katıldım. Eğitim size kendinizi oyuncu olarak tanımanız ve geliştirmeniz için araçlar sağlıyor. Bu konuda daima meraklı oldum.
“Psikoloji kitaplarını severek okurum”
Diğer bir mesleğe hiç ilgi duymadınız mı?
Annem geçenlerde ortaokul dönemine ait bir notumu bulmuş. 10 takvim kariyer planı adı altında “İşini iyi yapan bir oyuncu veya kendi kliniğini açmış, insanlara yardımcı ama defalarca tiyatroculara özenen bir psikolog olacağım” demişim. Annem “iki hayalinden birini gerçekleştirdin” diyor. İkincisine gelince, psikoloji kitaplarını severek okurum.
10 takvim plan ne zaman işlemeye başladı?
Eve misafirler gelince şarkılar, skeçler… İlkokul beşinci sınıftayken beni Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne yazdırdılar. Dört yıl devam ettim. Bir noktada hocalar, “Artık gelme, yeni bir şey yok” demeye başladılar. Kulise girip oyunculara, “Ben de oyuncu olacağım” derdim.
“Haluk Bilginer bana oyuncu ol dedi”
Bu dediğinize yorum yapan bir oyuncu oldu mu?
Haluk Bilginer, “Başka hiçbir mesleği yapamayacağını düşünüyorsan oyuncu ol” demişti. Zaten ben de başka bir şey yapmayı hiç düşünmedim.
“Ben de oyuncu olacağım derdim”
10 yıllık plan ne zaman işlemeye başladı?
Eve misafirler gelince şarkılar, skeçler… İlkokul beşinci sınıftayken beni Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne yazdırdılar. Dört sene devam ettim. Bir noktada hocalar, “Bundan Böyle gelme, yeni bir şey yok” demeye başladılar. Kulise girip oyunculara, “Ben de oyuncu olacağım” derdim.
Korkularınızın üstüne gider misiniz?
Giderim. Uçak korkum Fransa’dan dönerken önemli bir türbülansa girip oksijen maskeleri açılınca oluştu. Ardından altı ay kadar uçağa binmediğim için bu korkumun farkına varmamıştım. Tatile bu vesileyle uçakta aniden ortaya çıktı. O sene korksam da peş peşe defalarca uçağa bindim. Üstüne gidince korkulacak bir şey olmadığını gördüm.
Keşke şu huyumdan vazgeçsem, dediğiniz ne var?
Kendimi çok kolay yargılayabiliyorum. Bir yere geç kaldım, bir şeyi hafıza edemedim, gittiğim yerde şemsiye unuttum diye kendimi yıpratabiliyor, o günü kendime zehir edebiliyorum. Bu konuda biraz yol katettim fakat kolay yok.
“Dizilerdeki çoğu aşkın aşk olmadığını düşünüyorum”
“Güllerin Savaşı”nda canlandırdığınız Gülru, takıntılı bir aşk hikayesinin içinde. Sizce aşkta her yol mübah mı?
Dizilerdeki çoğu aşkın aşk olmadığını düşünüyorum. Ya bir saplantı ya bir saplantı onlar… Kendimce aşk insanı mutsuz etmez, ona acı vermez. Dizide izleyip “Ne değin güzel, seviyor onu” dediğimiz adam gerçek hayatta bize böyle davransa, “Psikopat mıdır nedir” diye düşünürüz. Bunlar galiba dizilerde temponun hiç düşmemesiyle ilgili.
Hakiki hayatta sizi istemeyen birisine ısrar eder miydiniz?
Hiç böyle bir şart yaşamadım. Ve umarım yaşamam. Aşkı iki kişinin ortak yaşaması, hissetmesi lüzum.
Hayalinizdeki aşk nasıldır?
Birbirini destekleyen, birlikteyken kolaylık bulan, karşısındaki ara sıra saçmaladığında da bunu hoş gören çiftlerin ilişkileri galiba çok sağlam oluyor…
“Konularımızı bile siyaset belirliyor”
Oyuncu olarak kendinize hedefler koydunuz mu?
Hepimizin bir sürü planı vardır fakat şu andaki ülke koşullarında yapılan planlar beni huzursuz ediyor. Şüphe yüzünden. Konularımızı bile biraz siyaset belirliyor. Böyle bir durumda şöyle bir rolü oynama hayalim var, diyemiyorum. Biz oyuncular açısından bakınca, umarım yalnızca acılardan beslemek zorunda kalmayan oyunlarımız, filmlerimiz de olur.
Gardırobunda en fazla, çeşitli hırka ve bot var. İkinci sırada tişört ve gömlek geliyor.
. ** Kendisine babeti yakıştırmıyor: “Başkalarında harika beğeniyorum. Hatta özenip de aldığım fakat hiç giymediğim babetlerim var.”
** Takılara yeni yeni ilgi duymaya başlamış. Seramik ya da taşlı, otantik takıları çok seviyor.
** “Vintage kıyafetlere bayılırım” diyor. Babaannesinin bir ceketi favorisi. “O, gardırobumda daima olacak. Bir gün kızım olursa ona da kalacak!”
** Yazmayı çok seviyor. “Ara Sıra işin içinden çıkamadıysam ya da birine derdimi anlatamadıysam yazıyorum. Arkadaşlarıma (e-postayla yollamak üzere) mektup yazmışlığım çoktur.” Bazen bunları alıcısına gönderiyor. “Ara Sıra de buna lüzum kalmıyor” diye devam ediyor: “Yazarken zaten kendi kendime meseleyi çözmüş oluyorum. Bu bizim ailemizde vardır. Annem de babama çok mektup yazmış.”
Henüz yorum yapılmamış.